Cesur ve kahraman bir kisi olan Halil Bey, beyligin basina geçtikten sonra ilk is olarak babasini Memlûklulara teslim etmis olan Eretna-oglu Mahmud Bey'den intikam almaya kalkarak ülkesine akinlar yapmaya, sehir ve kasabalarini yagma etmeye basladi. 1360 yilinda diger bir Türkmen reisi Ömer Bey, Eretnalilardan Malatya'yi alirken Halil Bey de ülkesini Zamanti'ya kadar genisletti. Öte taraftan, Malatya'ya sahiplenen Ömer Bey ayni yil içinde ölünce, Dulkadir Beyi bu sehri de ele geçirmek istedi. Ancak Malatya halki sehri Memlûklulara teslim etti. Bu olay Halil Bey ile Memlûklularin arasini açti. Bundan sonra Eretnalilara tabi olan Harput üzerine yürüyen Halil Bey, Eratnalilardan da bir yardim gelmeyince kaleyi kolayca ele geçirdi. Böylece Harput'a yerlesen Halil Bey bu defa Memlûklular'a tabi Halep ve Malatya kalelerini sikistirmaya basladi. 1361 yilinda Halep valisi büyük bir ordu ile üzerine yürüdü ise de bozguna ugrayarak geri çekildi. Halil Bey'in Memlûk arazisine akinlarini devam ettirmesi üzerine Misir sultani Melik el-Esref Saban, Halep valisi Seyfeddin'i Halil Bey'in üzerine gönderdi. Dulkadirli Türkmenlerini Harput kalesinde kusatan Emir Seyfeddin, bir netice alamadan geri döndü (1367). Halil Bey, Memlûklular'a karsi dururken, bir yandan da onlarin düsmanligini daha fazla üzerine çekmek istemiyordu. Bu amaçla Misir'a giderek Sultan Melik Esref Saban'dan bagislanmasini istedi. Harput'u iade edecegine söz vererek, ülkesinde hakimiyetini garanti eden bir mensûr aldi. Fakat Halil Bey, ülkesine dönünce Memlûk sultanina verdigi sözü yerine getirmedi. Bu durum üzerine, Memlûklular, onu cezalandirmak için yeni bir sefer hazirligina basladilar. Nihayet Memlûk kuvvetleri 1366 yili sonlarinda ikinci kez Harput üzerine yürüdüler. Halil Bey, kalabalik Memlûk ordusuna karsi koyamayacagini anlayarak |