Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12-02-2007, 09:51   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

2.C. Şehircilik ilkeleri ve Seleucos dönemindeki gelişmeler

Antakya'da ilk Seleucus yerleşmesi, bugunkü kentin kuzey kısmında, Asi Nehri boyunca, Seleucia Pieria'dan gelen yol ile kolay bağlantı kurabilecek bir alanda yer almakta idi.
Kuruluşunda uygulanan şehircilik nizamı ile Antakya, Helenistik çağ kentlerinin tipik bir örneğidir. Miletos'da doğmuş mimar ve şehirci Hippodamos'un geliştirdiği şehircilik nizamı olduğu için şehircilik tarihinde Hippodamos tarzı plan olarak isimlendirilen ve Helesnistik Çağ'da kurulan bir çok kentte uygulanmış olan bu nizam, belirli bir disiplin içinde birbirine dik ve paralel cadde ve sokakların meydana getirdiği yapı adalarından oluşan ızgara plandır.
Bu disiplin içinde kurulan kentlerde sokaklar kuzey-güney ve doğu-batı doğrultusunda gelişmekte idi. Ancak bu yönlendirme sabit bir kural olarak uygulanmamıştır. Topografyanın getirdiği zorlamalar karşısında sokaklar bazen başka yöne açılabilirdi. Her türlü arazide uygulanan ızgara plan bu nedenle düz arazilerde çok sade bir şema halinde oluşurken, arızalı arazilerde kurulan kentlerde ise hareketli bir çözüme kavuşurdu.
Hippokrates, kentlerin sıhhi olabilmeleri için doğuya, Aristoteles ise doğuya, eğer buna imkan yoksa güneye dönük olmaları gerektiğini söyler. Bunun yanında ilkçağ yazanlarının bazılarına göre, rüzgarların sabit bir yönden estiğine ve rüzgar ilahlarının işlerini kolaylaştırmak amacıyla sokakların rüzgar yönlerine uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğine inanılırdı.
Antakya'nın kuruluş çalışmalarında Seleucus I. Nicator tarafından yapıların süpervizyonu ile görevlendirilen üç kişi, Attaeus, Perittas ve Anaxicratis aynı zamanda kuruluş ile ilgili kayıtlar da tuttular. Surların yapılması görevi mimar Xenarius'a verildi. Kent planının uygulanmasında kulelerin yerlerinin belirlenmesi için fillerden yararlanıldığı ve sokak istikametlerinin işaretlenmesinde buğday kullanıldığı, Libanius'un verdiği bilgiler arasındadır.
Agora, bugünkü çarşılar bölgesinde kurulmuştu ve boyutu Douro-Europus'da olduğu gibi takriben 160 m x 147 m idi. Belli başlı sivil yapılar Agora etrafında toplanmıştı.

Helenestik Çağda kurulan diğer kentlerle yapılacak benzetmeye göre Zeus adına bbir mabedden başka diğer tanrılar için mabedler, sivil yapılar (Özellikle hamamlar gibi) inşa edilmiş olması gerekmektedir. Bunlar arasında Bouleuterion (şehir idare meclis binası) ve bir tiyatronun inşa edildiği hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Helenistik Çağda kralın oturduğu yerin (saray), kendine özgü bir planı yoktu. Biraz büyük bir ev (konak denebilir) bu görevi yapardı. O nedenle kuruluş çağında Antakya'da bir saraydan bahsetmemek gerekir.

En az Antakya kadar ünlü olan ve Antakya için bazen Daphne yakınındaki Antakya olarak tarif edilen banliyösü Daphne'den su getiren bir su kemeri ile Silpius eteklerinde sarnıçlar inşa edildiği, yapılan kanalizasyon tesisatı ile pis suların Orontes'e akıtıldığı bilinmektedir. Libanius, bahçeleri çiçek ve kuşlarla dolu evlerin, tepeciklerin eteklerinde eğimi takib ederek Orontes'e doğru yayıldıkları bir Antakya tarif eder.
  Alıntı ile Cevapla