Şimdi yine savaşa giden yolda kaldığımız yerden devam edelim : Paris ödülünü almak için bir vesile yaratıp Sparta’ya gelir, o sırada kral Menelaos Mısır’a gitmiştir. Tanrıça Aphrodite’nin yardımıyla Paris, kraliçe Helena’nın aklını çelip onu Troya’ya getirir. Yunanlılar böylesine büyük bir hakareti içlerine sindiremezler ve aralarında toplanarak bir donanmayla Troya’ya saldırmaya karar verirler. O çağlarda Yunanistan, mahalli derebeylerinin yönetimindeki bölgelerden oluşmaktaydı ve bu derebeylerin en güçlüsü Argos ( Mykenai ) kralı Agamemnon’dur. Menelaos’un ağabeyi olan Agamemnon krallar kralıdır. Troya’ya saldıracak olan orduların başına Agamemnon getirilir. Akha ordusunun Troya’ya varması on yıllık bir gecikmeyle gerçekleşir. Bu sürenin bir kısmı gemilerin bir liman kenti olan Aulis’te toplanabilmesi için geçecektir. Donanma oluştuktan sonra da uzun süre uygun rüzgar beklenirken kahinlerden öğrenilir ki tanrıça Artemis, bir vakitler, kendisine adanmış kutsal bir geyiği öldürdüğü için Agamemnon’a karşı kin duymakta ve bu nedenle rüzgarların esmesini engellemektedir. Ancak Agamemnon kızı İphigeneia’yı kendisine kurban verirse Tanrıça’nın öfkesi dinecek ve Akha donanması yola çıkabilecektir. Agamemnon çok sarsılır ve önce bu çözüme yanaşmak istemezse de bir diğer Akha beyi İthaka kralı Odysseus’un ve Sparta kralı Menelaos’un ısrarları üzerine Akhalar’ın çıkarları uğruna istemeye istemeye kızını kurban etmeye karar verir. Argos’a haberci gönderek karısı Klytaimnestra’ya, İphigeneia’yı alıp gelmesini, zira kızı Akhilleus’la evlendirmeye karar verdiğini bildirir. Karısı bu habere çok sevinir, ancak Aulis’te gerçeği öğrendikten sonra yıkılır, kocasına müthiş bir öfke ve kin duymaya başlar. Kraliçe bu olayı hiçbir zaman unutmaz ve on yıl sonra Troya’yı yakıp yıkarak yurduna dönen muzaffer Agamemnon’u aşığı Aigisthos’un yardımıyla öldürür. |