Eğitim Kurumlarının Oluşmasında Atatürk'ün Rolü | | EĞİTİM KURUMLARININ OLUŞMASINDA ATATÜRK'ÜN ROLÜ GİRİŞ Ulusal Kurtuluş Savaşımızın büyük önderi Atatürk 'ün eğitimci özelliğini bilmek onun büyüklüğünü anlamak açısından önemlidir. Kurtuluş Savaşımızın bütün şiddetiyle sürdüğü, Ankara 'dan nerdeyse top seslerinin duyulduğu bir durumda Atatürk 'ün cepheden gelerek 16 Temmuz 1921 'de Maarif Kongresini toplaması ve açılış konuşmasını yapması çok anlamlıdır. Atatürk bu ortamda toplanan Maarif kongresinde; devlet yapısındaki yaraları sarmak için gerekli çabaların en büyüğünün eğitim alanında gösterilmesi gerektiğini söylemiştir. Ülkemizin o anki durumunda o zamana kadar izlenen eğitim politikasının da etkili olduğunu belirterek; yeni eğitim sisteminde Türklük anlayışına ters düşen yabancı kültür ögelerine yer verilmemesi gerektiğini önermiştir. Atatürk' ün kişiliğinde büyük bir eğitimci olduğu yatmaktadır. İlk eğitim bilimcimiz Farabi, Devlet başkanının milletin eğitimcisi olması gerektiğini onun öğretme ve öğrenmeyi sevmesini, herşeyi kolayca öğretmeyi bilmesi gerektiğini söylemiştir. Atatürk'ün baş öğretmen ünvanı ile yeni Türk harflerini halka öğretmek için giriştiği çabalar onun gerçek bir öğretmen olduğunu ortaya koymuştur. Atatürk 1936 larda bir gün Florya Köşkünde bir toplantıda, Behçet Kemal ÇAĞLAR'a dönerek, "sen çabuk şiir yazarsın, şu içerdeki odaya çekil, bende hangi nitelikleri görüyorsan hepsini anlatan bir şiir yaz, emrini verdi. Şair istenileni yaptı. Yarım saat sonra uzun bir şiirle geldi. Atatürk oku bakalım dedi, Şair hakkını vererek okudu. Atatürk ün zaferleri, devrimleri bir bir dile getirilmişti. Fakat Atatürk olmamış dedi, benim bir niteliğim var ki, onu hiç yazmamışsın. Herkes şaşırmıştı. Bu yazılmayan nitelik ne olabilirdi? Atatürk dinleyenleri fazla bekletmeden, "benim asıl kişiliğim öğretmenliğimdir, ben milletimin öğretmeniyim, bunu yazmamışsın" dedi (İnan, 1983). |