12-02-2007, 11:11
|
#34 |
Guest | TÜRK DİL KURUMUNUN KURULUŞU Osmanlı döneminin son yıllarında bazı aydınlarca başlatılan öz Türkçe’ye yöneliş çabaları, Türk dilinin yabancı, özellikle Arapça, Farsça sözcüklerden arıtılması, devlet yazışmalarının, okullardaki öğretinin halkın anlayabileceği Türkçe ile yapılması, Arap Fars karışımı Osmanlıcanın yanında “kaba Türkçe” olarak adlandırılan asıl Türkçe’nin geliştirilmesi Cumhuriyetle birlikte bir devlet siyasası olarak ele alınmıştır. Gerçi 1876 Anayasasının 18. Maddesinde “Tebaaî Osmaniye’nin hidematı Türkçe’yi bilmeleri şarttır” denilmektedir, fakat bu anayasada kullanılan dil hemen tümüyle Arapça, Farsça ya da bunlardan türetilmiş, Osmanlıca sözcüklerden oluşmuştur. Devletin dilinin Türkçe olduğunu söyleyen bu 18. Maddede bile “Tebaa” (uyruk), “Hidemat” (hizmetler, görevler, işler), “İstihdam” (görevde, işte, hizmette kullanma, çalıştırma), “Lisan” (dil), “Şart” (koşul) gibi beş yabancı sözcük kullanılmış, üç de yabancı dil kurallarına göre düzenlenmiş olan tamlamaya başvurulmuştur. Bu bile Anayasa’da yer alan “devletin resmî dili Türkçe’dir” deyiminin ne ölçüde sağlama (!) alındığını ortaya koymaktadır. |
| |