Tacizâde Cafer Çelebi de (s. 8) Meclisteki bu farkli iki görüsü söyle nakleder: "Vezirlerden degisik görüsler geldi. Isabetli görüsleri olan zeki, akilli, cesur ve celâdet sahibi olanlar, pâdisahin bu düsüncesini yerinde bulup gerekenin yapilmasi için hazirliklara baslanmasini istiyorlardi. Bir kismi ise surlarin saglamligi, giris ve çikis noktalarinin zorlugunu ileri sürerek Istanbul fethini, Anka kusunu avlamaya benzettiler. Keza onlar, buranin zaptini, gök kubbenin fethine denk sayilacagindan, bundan vazgeçilmesinin daha uygun olacagini söylediler. Bu fikirler karsisinda genç sultan: "Allah'in takdiri olunca, alisilagelmis nice imkânsizliklar, kolaylasir. Bütün kâinat onun aksine çalissa da fayda vermez. Bunun aksine basit ve elde edilmesi kolay bir isi de, sayet Allah dilemez ise, cümle âlem onu yapmaya yönelse, yine de basaramaz. Bu konudaki ümidim ne mal ve mülk bolluguna, ne ordu ve kahramanlarin çokluguna, ne de savas âlet ve vasitalarinin fazlaliginadir. Aksine, sadece Hakk'in lütuf ve yardiminadir. Esas gayem de, Islâm'in yüce prensiplerini ortaya koymaktir. Eger o kalenin benim tarafimdan fethi takdir buyurulmus ise, kale burçlari tas ve topraktan degil, saf demirden de olsa öfke ve kahr atesi ile onu eritip mum gibi yumusatirim" der. |