Yakin, uzak Osmanlilarin aleyhindeki her tesekküle el uzatan Karaman Beyligi'nin, Ibrahim Bey'in ölmesinden biraz sonra, durumu büsbütün naziklesti. Osmanli topraklarinin dogusunda bulunan ve gittikçe kuvvet kazanan Akkoyunlu Devleti'ne gelince o, Osmanlilar için gün geçtikçe daha ciddi bir tehlike konusu olmaya basladi. Nitekim Karadeniz sahillerine göz dikmis olan bu devletin yönecitileri, Trabzon Rum Imparatorlari ile akrabalik tesis etmis, bu yüzden Fâtih'in Trabzon'u almak isteyisine mani bile olmaya çalismislardi. Bu mani olmak isteyiste, Trabzon Imparatorlugu'nu müdafaa etmekten ziyade bu topraklarin, Fâtih'in eline geçmesini önlemek gayesi vardir denebilir. Bundan baska Isfendiyar topraklari üzerinde hak iddia edebilecek bir mevkide olan Kizil Ahmed Bey'i kabul edip himaye eden ve onu Osmanlilara karsi elinde bir silah gibi tutan Uzun Hasan, Osmanli-Akkoyunlu sinirlari üzerinde hadiseler çikarmaktan da çekinmiyordu. Ayrica Osmanlilarla Karaman Beyligi arasinda çikan anlasmazligi da firsat bilen Uzun Hasan, Karamanogullarina sadece siyasi yardimda bulunmakla degil, ayni zamanda fiilen asker göndermek suretiyle de yardim ediyordu. Iste bütün bu hareketler, Fâtih'i ister istemez dogudaki bu tehlike ile mesgul olmaya sevk etti. |