Aynı konu Ermenistan Parlamentosunun 23 Eylül 1991 tarihinde aldığı bağımsızlık kararında "Ermenistan Bağımsızlık Bildirisine sadık kalacağı-nı" beyan ve taahhüt edilmiştir. 1995 yılında kabul edilen Anayasalarında ise Ermenistan'ın "bağımsızlık bildirisindeki ulusal hedeflere bağlı kalacağı" bir anayasa hükmü haline getirilmiştir. Dolayısıyla olmayan bir soykırımın kabul ettirilmesi ve sözde Batı Ermenistan olarak nitelendirilen Türkiye'nin doğusundaki hak talebi gizli bir emel olmaktan çıkmış, belki de bir başka ülke anayasasında rastlanılmayacak şekilde komşu ülkenin (Türkiye'nin) toprakları üzerindeki hedef aleni olarak dünyaya açıklanmıştır. Konuyu birde NATO ve AGİT kapsamında ele almakta yarar vardır. Her iki kuruluş ve bu kuruluşların temel mantığını oluşturan belgeler, üye devletlerin toprak bütünlüğünü teminat altına almaktadır. NATO bir Askeri Pakt' tır. Ancak, AGİT' e temel teşkil eden Paris Şartı'na bakılacak olursa; "...Birleşmiş Milletler Yasası ile yüklendiğimiz mükellefiyetler ve Helsinki Nihai Senedi'nin getirdiği taahhütlere uygun olarak, herhangi bir ülkenin toprak bütünlüğüne ya da siyasi bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmaktan veya kuvvet kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da bu belgelerin ilke ve amaçlarıyla bağdaşmayan bir tarzda eylemde Bulunmaktan sakınacağımız taahhüdünü tekrarlarız. Birleşmiş Milletler Yasası ile yüklenilen mükellefiyetlere uymamanın, uluslararası hukukun ihlali olduğunu hatırlatırız..." hükmünü görmekteyiz. |