Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13-02-2007, 08:48   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu arada Mısır’da Osmanlı hilafetine karşı özerklik çabaları olmuş; Mısır fırsat buldukça Osmanlı’ya muhalefetle kendi hilafet davasını gündeme getirmiştir. Bu arada Orta Asya Hanları Osmanlı padişahlarına “Rum Sultanı” diye hitap etmektedirler ki bu durum Osmanlı hilafetine bağlılığın bu bölge için halkla sınırlı olduğunu göstermektedir. Osmanlı hilafeti genel olarak kendi tebaası olan Araplar arasında kabul görmemiş olsa da Hindistan’ın yanı sıra Maveraunnehir halkları arasında değişik boyutlarda kabul görmüştür. Araplar kabile çekişmelerinin taktik icapları dışında Osmanlı hilafetine bağlılık göstermemişler ve hilafeti kendilerinden gasp edilmiş bir kurum olarak görmüşlerdir. Osmanlının iç ve dış gailelerle zaaf emareleri gösterdiği her dönem Arap hilâfeti davasının gündeme geldiği; isyanların çıktığı dönemlerdir. Örneğin 1873’de Osmanlı İstanbul’a yardım talebiyle gelen Müslümanlarla ilgilenirken aynı zamanda Yemen isyanıyla mücadele etmektedir.
Sonuç olarak şu söylenebilir: Osmanlı hilafeti Türkler ve Rusya’dan hicret eden Kafkas kavimleri hariç ancak yönetmediği Müslümanlar üzerinde ilgi ve tasvibe mazhar olmuştur. Buradan hilafet kurumunun ön plana çıkmasıyla, batı yayılmasına karşı anti sömürgeci İslam dayanışması arasındaki ilişkiyi rahatlıkla kurabiliriz.
Her ne kadar tüm Müslümanlar Osmanlı hilafetine tam bir bağlılık göstermeseler de mevcut bağlılık düzeyi bile Batı ve özellikle İngiltere açısından ciddi caydırıcı bir etki oluşturmuştur. Osmanlı hilafetine en sıkı bağlılık örneğini Hindistan Müslümanları gösteriyor ve var oluşlarını hilafetin varlığına bağlıyorlardı. Ama bu arada Hindistan İngilizlerin en önemli sömürgelerindendi. Avrupa devletleri Müslümanların sömürgeleşmiş olsalar da Osmanlıya duydukları yakınlıklarını hesaba katmak zorundaydılar. Sömürgeci devletler toplu isyanlardan korkuyorlardı ki doğuda bu isyanlar genellikle dini renklerle ortaya çıkıyordu. Osmanlı’ya bağlı Sünnî Müslümanların büyük bir bölümünün Hindistan’da toplanmış olması bu bölgeyi sömürgelerine katma peşindeki İngiltere için endişe kaynağı idi. İngiltere Hind Müslümanlarının gösterebilecekleri tepkinin endişesiyle hilafet merkezine karşı son derece dikkatli bir politika izliyordu. Zira Hind Müslümanları Osmanlı’ya inen darbeler karşısında “Türkiye’den kopardığınız her karış toprakta bizim en değerli kutsal kurumumuza darbe vuruyorsunuz.” demeye gelen protestolar yükseltiyorlardı. Bu arada Hindistan Müslümanlarının yönlendirdiği “Hilafet hareketi” de bir yandan Osmanlı hilafetine bağlılığı güçlendirme yolunda çalışıyor; diğer yandan Osmanlı’ya ve kurtuluş mücadelesi boyunca Türklere devamlı parasal yardımlar gösteriyorlardı.
Osmanlı hilafetin sağladığı bu gücü siyasi alana kaydırmıştır. II.Abdülhamit hilafetin manevi yönüne önem vermiş; siyasi davranışları ihtiyati tutmuş ve bu suretle Avrupa’ya karşı hilafet gücünün caydırıcı bir tehdit olmasını sağlamaya çalışmıştır.
  Alıntı ile Cevapla