Kurtuluş savaşı sırında halkçılık,geçerli ideoloji olarak işlevini yerine getirdi.Farklı sınıfların temsil edildikleri TBMM’yle halk yığınları birleştirildi. Mustafa Kemal Paşa kongreler toplayarak,harekete hal-kın desteğini sağladı ve TBMM’ye sundu.Sunduğu“Halkçılık beyan-namesinde”TBMM’nin halkı,kendi irade ve hakimiyetinin sahibi kıla-cağını açıklıyordu.Kurtuluş savasından sonra halkçılığına yeni bir boyut getirdi.Mustafa Kemal Paşa Balık esir söylevinde(8 Şubat 1923) ,ülkede farklı sınıflar olmadığını,toplumun her kesiminin devletçe desteklenmesi gerektiğini savundu.Konya söylevinde(Mart 1923); “aydınların batı uygarlığını halka götürmekle yükümlü olduklarını” belirtti.Kurduğu halk fıkrası da halkçılık ilkesine dayanıyordu.Halk evleri batı uygarlığını halka götürme görevini üstlendiler.”Halka rağmen,halk için”ilkesi halkçılık görüşünü özetliyordu. Halkçılık İlkesinin Unsurları Cumhuriyet Halk Fıkrası’nın10 mayıs 1931 günü toplanan Üçüncü Büyük Kongresi’nde belirlenen parti programının 2.kısmı “Bugünkü ve yarınki Cumhuriyet nesilleri için iman şartları teşkil eden altı mühim vasıf”olarak ifade edilen altı temel ilkeye ayrılmıştır.Burada,Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilikten sonra gelen Halkçılık ilkesi şöyle tanımlanmıştır:”İrade ve hakimiyetin kaynağı millettir.Bu irade ve hakimiyet,devletin vatandaş ve vatandaşın devlete karşılıklı vazifelerinin hakkı ile ifasını tanzim yolunda kul-lanması esastır.Kanunlar önünde mutlak bir müsavat kabul eden ve hiçbir ferde,hiçbir aileye,hiçbir sınıfa,hiçbir cemaate imtiyaz tanı-mayan fertler haltandır ve halkçıdır.” |