13-02-2007, 12:41
|
#6 |
Guest | Kesinlikle konulan bu inzibatî tedbir, bunu alanlar ve uygulayanlar hakkında kötü sözlere, hicviyelere sebep olmuştur. Halk; «zararsız bir duman hakkında bunca tedbire ne lüzum vardır; hüner: mazlumların ahının dumanım ortadan kaldırabilmektir.» diyordu. Bu yasaklamalara uymayanlar hakkında hayatlarına mâl olacak cezalar uygulanıyordu. Bizzat Padişah kola çıkıyordu. Sokakta fenersiz tutulan bir çubuk, yahut bir fincan kahve ile ele geçirilen kimse cellâda teslim ediliyordu. Her sabah sokak ortasında bırakılan zavallıların cesetleri, gecenin merhametsiz siyasetine tanıklık ediyorlardı. Edirne'de hâlâ kahvehane bulunduğuna dair alınan bir haber üzerine, bunları kapatmak ve sahiplerini astırmak için Bostancıbaşı acele ile Edirne'ye gitti. Her gün bu yasak ve keyif verici maddecikleri kullananlardan bir kaçı sadece bu eğilimleri dolayısıyla başlarını veriyorlardı. Sultan Murad gece gündüz kıyafet değiştirip şehri ve yakın köyleri dolaşırdı. Bir yerde toplanmış kimseler bulunsalar, Padişahı görür görmez dağılırlardı. Sadece Padişah, kitaplarıyla gezintiye çıkan ulema, yahut teşbih ve seccadesiyle bir yerde toplanan dervişler, ya da divitleri, kalemleri ve yazı yazmak için gerekli eşyalarıyla bir araya gelmiş olan katiplere sözü olmadığını -Kâğıthane'de bir köşkte bir araya gelmiş olan ve meşhur mutasavvıf Sivasîzâde ile sohbette bulunan topluluk dolayısıyla- ifâde etmiştir.[1] [1] Joseph von HAMMER, a.g.e. |
| |