Mustafa Kemal Paşa Samsun'a ayak bastığının üçüncü günü yeni vazifesiyle ilgili ilk raporları İstanbul'a göndermeye başladı. Az sonra detaylı olarak ele alacağımız bu raporlarda Mustafa Kemal Paşa'nın kararlılığı, milletine olan güvenci ve inancı, yeni bir mücadeleyi başlattığının işaretleri açıkça görülüyordu.
Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul'da Sadaret makamına gönderdiği telgraf, bir rapor değildi. Ancak İzmir'in Yunanlılar tarafından işgâl edilmesi üzerine işgâlden bir gün sonra hem milletin hem de kendisinin işgâle karşı duygularını şöyle belirtiyordu:"İzmir'in Yunan askeri tarafından işgâli hadisesi, yakından temasta bulunduğum milleti ve orduyu gayrî kabili tasavvur ve tasvir derecede dilhun etmiştir... Ne millet ve ne ordu mevcudiyete karşı yapılan bu haksız tecavüzü hazm vekabul etmeyecektir... 20.5.1919" (11)İşgâlden hemen sonra işgâlin millet ve orduca kabul edilmeyeceğini bildiren ve bunun için Anadolu'nun her yerinde protesto mitingleri düzenleyip,İstanbul ve İtilâf devletlerine protesto telgrafları çektirten Mustafa Kemal Paşa'nın tavrı, işgâlle ilgili olarak Türk milletine "sükûneti tavsiye etmeye" karar veren ve "bağıralım, çağıralım ama elimizi kaldırmayalım" diyen İstanbul'un zihniyet ve anlayışından çok farklıdır. Bu anlayış milletin kurtuluşunu beklediği anlayıştır. Ancak bu tavır İstanbul'dan gelmemiş, Samsun'dan gelmiştir. Hem de çok kesin ve çok net bir şekilde. Hem İstanbul'a, hem bütün dünyaya haykırarak gelmiştir:"Millet ve ordu bu haksız tecavüzü kabul etmeyecektir." |