Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'dan İstanbul'a gönderdiği bu iki telgraf sanki Amasya Genelgesi'nin öncüsü gibidir. Dikkatle incelenince Kurtuluş Savaşı'nı başlatan Amasya Genelgesi'ndeki çok önemli şu iki maddenin fikrî temeli bu iki raporda görülebilir:
"1.Vatanın bütünlüğü ve milletin istiklâli tehlikededir."
"2. Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır."
Mustafa Kemal Paşa Samsun ve civarında bulunan İngilizlerin mahallî hükümetin haberi olmadan bölgedeki kuvvetlerini takviye ettiklerini ve bunların bir kısmının da memleketin içlerine gittiğini görünce Samsun'dan Harbiye Nezareti'ne 22 Mayıs 1915 tarihli bir rapor gönderir. Bu raporda İngilizlerin Samsun ve civarındaki kuvvetlerini takviye ettikleri ve bunlardan bir kısmını memleket içerisine sokmalarıyla İngilizlerin mütareke hükümlerine aykırı hareket ettikleri; böylece de devletin nüfuz ve mevcudiyetine zarar verdikleri, bu yüzden kendisine verilen bölgede asayişi sağlama görevini sarsan, millî hukukumuza da aykırı bu gibi olayların önlenmesini istemektedir. (13) Aynı tarihli Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti'ne (Genelkurmay Başkanlığı)yazılan telgrafta ise Mustafa Kemal Paşa İtilâf devletlerinin tavrından ve memleketin parçalanmaya doğru gidişinden son derece endişeli bir şekilde İstanbul'u memurları ihraç harekâtı ve zabitleriyle kıtalarının öteye beriye sevki hakkında ne hükümete ne de tarafıma resmen bir şey bildirmediler ve bildirmelerinin de yasak olduğu kendileri tarafından ifade edilmiştir...İcraatları vâkâ hâline geldikten sonra ise onları yaptıklarından geri döndürmeye mecbur edebilmek bittabi müşkül bir meseledir... Bu münasebetle arz etmek isteğim nokta şudur:Mevcudiyetimize ehemmiyet vermiyorlar, âdeta memleketimizi açık bir sahra gibi telâkki ederek kuvvetlerini taksimatı mahsusa ve mahremaneleri icabatına göre taksim ve ikame ediyorlar... Bir gün her tarafta emrivakiler karşısında kalınmak pek ziyâde muhtemel olduğunu kemâl-i hürmet ve mutavaatla arz eylerim". (14)Mustafa Kemal Paşa bir yandan olayları değerlendirip rapor ederken, bir yandan da teşkilâtlanma çalışmalarını yürütmektedir. Bu ikinci düşünceyle eldeki mevcut kuvvetleri azaltmamak, aksine mümkün olursa arttırmak düşüncesiyle 24 Mayıs 1919'da yine Genelkurmay Başkanlığı'na bir yazı gönderir. Mondros Mütarekesi'nin 5 nci maddesini yorumlayarak, "... bu maddenin Osmanlı Devleti'nin jandarma ve güvenlik kuvvetlerinin mevcudunu, iç güvenliğin ve sınırların korunmasına kâfi gelmediğini ve kâfi gelecek şekilde takviye edilmesi için İtilâf devletleri temsilcileri nezdinde teşebbüste bulunulmasını..."(15) ister. Elbette ki amaç başlatılacak bir kurtuluş mücadelesi için yeni kuvvetler elde edebilmektir. |