Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-02-2007, 09:16   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

"Havza'dan Harbiye Nezareti'ne
... Sivas ve civarında evvelce bulunan Ermenileri ve bilâhare gelen mültecileri tehdit edecek hiçbir hâdise olmamıştır. Ne Sivas'ta ve ne de civarında endişe edecek hiçbir hâl yoktur. Herkes sakin bir şekilde iş ve güçleriyle meşgûldür, bunu sureti katiyede arz ve temin ederim...İtilâf devletleri milletimizin hukuk ve istiklâline riayetkâr kaldıkça ve millet ve devletin tam masuniyetinden emin oldukça gayrî Müslimlerin endişe etmelerinin hiçbir sebebi yoktur...Fakat istiklâl ve millî mevcudiyeti imha ve hayatın bekasını tehlikeye düşüren kasıtlı işgâl gibi İzmir havalisinden görülmekte olan fiilîyatın ortaya çıkmasına karşı ne halkın heyecan ve tesirat-ı vicdaniyesini ve ne de buna dayalı millî tezahürü men ve tevkif için nefsimde ve hiç kimsede kudret ve takat göremeyeceğim gibi, bu yüzden ortaya çıkacak hadiseler karşısında mesuliyet kabul edebilecek ne kumandan ve ne de mülkiye memuru ve ne de hükümet tasavvur ederim. 3 Haziran 1919" (17)Böylece Mustafa Kemal Paşa çok sert bir şekilde hükümetin halktaki heyecanı paylaşması gerektiğini bildirir.
Mustafa Kemal Paşa Samsun ve Havza'dan İstanbul'a çeşitli raporlar ve telgraflar göndermiştir. Raporlarında aktarılan olaylara bakınca Samsun ve çevresinde durumun hiç de sevindirici olmadığı görülür. Zira İngiliz askerleri zaman zaman takviye almakta ve Samsun civarından başka, memleketin içlerine kadar ilerlemektedir. En acı taraf da İstanbul hükümeti temsilcilerine bilgi vermemekte, onları muhatap almamaktadırlar. İtilâf devletlerine ait kuvvetlerden cesaret alan Rumlar Pontusçuçeteler kurmakta ve Türk halkını tedirgin ederek yıldırmaktadırlar. Halk, İzmir'den sonra Trabzon ve Samsun'un da Yunanlılarca işgâl edileceğine inanmaktadır. Bölgede asayişin sağlanması için elde bulunan jandarma kuvvetleri yetersiz kalmaktadır. Askerlerarasında firar olayları had safhayı bulmuştur. Kaçakları önlemek mümkün olmamaktadır. Askerden kaçma gittikçe şiddetlenerek yayılmaktadır. Mustafa Kemal Paşa'nın yine Harbiye Nezareti'ne 4 Haziran'da yazdığı raporda belirttiği gibi, "Bu gibi durumlarda tesirli çare ve tedbir kuvvettir..." (18) Maalesef o kuvvet de o anda henüz oluşmamıştır. Bu yüzden Samsun ve Havza'daki raporlarda Mustafa Kemal Paşa'nın memleketin kaderini karanlık bir şekilde gördüğü hemen ortaya çıkar. Ama o ümidini asla yitirmemiştir. Yine aynı raporlar dikkatlice incelenince onun Türk milletine olan güveni görülür. Millî bir hareket yaratıldığı takdirde karanlığın yok edilebileceğine inanmıştır. Amasya'da kendisine tezahürat yapan halk için, yanındaki bir gazete muhabirine şöyle der:"Bak birader, böyle milletten nasıl ayrılırsın? Bu palaspareler içinde perişan gördüğüm bu insanlar yok mu, onlarda öyle bir yürek, öyle bir cevher vardır ki Çanakkale'yi kurtaran bunlardır. Kafkas'ta, Galiçya'da, şurada burada arslan gibi çarpışan, mahrumiyete aldırmayan bunlardır." (19) Milletin duygularını paylaşan Mustafa Kemal Paşa milletine güvenmekle yanılmadığını kısa bir süre sonra bütün dünyaya göstermiştir.
  Alıntı ile Cevapla