Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-02-2007, 12:32   #26
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

"Yanimda bir iki arkadas oldugu halde kendimi belli etmeden her tarafta dolastim. Dikkatimi çeken ilk nokta, muhtelif teskilâtlara mensub askerlerin kendi karargahlarindan disariya çikmamalari oldu. Bizim karargahlarimizda meydana gelen olaylari bilenler, buna inanmakta zorluk çekerler. Fakat hakikat su ki, her tarafta tam bir sükût ve sükûnet hüküm sürüyordu. Asla kavga ve münakasaya rastlanmiyor, herhangi bir cebir ve siddet hareketi görülmüyordu. Sarhosluk, öfke veya hiddetten ileri gelen yüksek sesler bile yoktu. Bundan baska her taraf öylesine temizdi ki, ne süprüntü, ne gübre yiginlari, ne de göze ve buruna fena gelen bir seye tesadüf imkani vardi." Busbecq, Müslüman - Türk dünyasina dis biledigi halde su ifadeleri kullanmaktan da kendini alamaz. " Simdi benimle beraber geliniz ve sarikli baslardan meydana gelen bu büyük kalabaliga gözlerinizi çeviriniz. Türlü türlü, renk renk parlak esvablar (elbiseler)... Her tarafta altin, gümüs, lâal, ipek ve atlas piriltisi... Bu manzarayi dil ile anlatmak imkan disi bir is. Yalniz sunu söyleyelim ki, gözlerim simdiye kadar bundan güzel bir manzara görmemistir. Mâmafih, bütün bu servet ve ihtisam içinde yine de büyük bir sadelik ve iktisad göze çarpiyor. Herkesin elbisesi ve mevkii ne olursa olsun, ayni biçimde. lüzumsuz islemeler ve kenar süsleri yok. Halbuki bizde bu âdettir. Pek çok masrafa mal olur ve üç günde de bozulup gider."
Elçi bunlari anlattiktan sonra, kumar ve sarhosluk bilmeyen askerin çalgi ve türkülerle eglendigine, çagirip söyledikleri havalarin da gazâ ve sehâdet (sehidlik) temlerini isleyen hamâset destanlari bulunduguna isaret ettikten sonra, ordunun, hayvanî gidalardan ziyade nebatî, basit ve sihhî gidalarla beslendigini, Ramazan ayini karsilamak için ise mutad yiyeceklerini daha da sadelestirdiklerini, fakat Ramazan arefesinde yalniz yiyip içmede degil, haram ve yasak zevklere karsi da, oldugundan daha çekingen davranarak oruca kendilerini hazirladiklarini söyler. O, Hiristiyanlarin perhize girmeden önce sanki bu imsakin acisini pesin olarak çikarmak ister gibi, kendilerini çilginca eglenceye, dans ve sarhosluga verdiklerini, senenin bu günlerinde memleketlerini ziyaret eden yabancilarin, Hiristiyanlarin çildirmis olduklarini söylemelerine sasilmamasi gerektigini uzun uzun anlatip, sonunda Türkler'de üstünlügün ve basarinin sirrina temas ederek: "Türkler'de seref ve makam, idarî mevkiler, sadece liyakat ve bilginin mükafatidir.Tenbel ve agir olanlar, hiç bir zaman yükselemezler. Iste Türkler'in, her neye tesebbüs ederlerse muvaffak olmalari, hâkim bir irk haline gelmeleri ve her gün devletlerinin hududlarini biraz daha genisletmelerinin hikmetini liyakat, kabiliyet ve çaliskanliga verdikleri bu ehemmiyette aramalidir."
  Alıntı ile Cevapla