Çok iyi tahkim edilmis olan Viyana sehrinin muhasarasi ise 27 Eylül'de baslar. Fakat Osmanli ordusu muhasara için gerekli büyük toplar ile malzeme getirmedigi için hazirliksiz sayilirdi. Filhakika, Belgrad, Mohaç ve Budin'de birakilan agir toplar olmaksizin, orta ve hafif toplarla kalede istenilen büyüklükte gedikler açilamadi. Almanlar, kaleyi büyük bir fedakârlikla savnuyorlardi. Surlarin önünde iki taraf da agir zayiatlar veriyordu. Surlar altindan lagim açma tesebbüsleri de basarili olamiyordu. Yine de araliksiz süren çalismalar sonucunda surlarda yeni gedikler açilip buralardan hücumlarda bulunuldu ise de, havalarin sogumaya baslamasi, kisin yaklasmasi ve erzak sikintisinin had safhaya ulasmasi, askerin gücü ile dayanikliligini etkiliyordu. Kanunî, l7 günlük muhasarayi kâfi görmüs olmali ki, bu kadar kisa bir müddet içinde böyle müstahkem bir mevkiin düsürülmesi, kusatan ordu ne kadar kuvvetli olursa olsun imkânsizdi. l4 Ekim l529'da yapilan umumi hücum da basariya ulasmayinca, muhasaranin kaldirilmasina karar verilir. Halbuki bu son hücum sirasinda birçok gedik açilmis ve müdafilerin dayanma güçleri de tükenmek üzere idi. Lütfi Pasa ile Peçevî'nin ifadelerine göre kisin vakitsiz gelip kar ve yagmurun yagmasi üzerine "Pâdisah-i Islâm emriyle leskere (askere) zarar ve ziyan müretteb olmasin diye "bir adami on bunun gibi hisara vermezen" deyip ândan dis varosu yaktirip ve yiktirip ve etraflarini yagma ve talan ettikten sonra Muharremu'l-Haram'in yirmi ikisinde Beçten (Viyana) göçüp Budim'e gelüb". Benzer ifadeleri yabanci kaynaklarda da gördügümüz için, bu konuda Kanunî'nin ne denli hakli oldugunu ve yerinde bir karar aldigini anlamak mümkün olmaktadir. Kis ve soguklarin erken bastirmasi üzerine Osmanli hakani, kusatmayi kaldirma karari alir ki, bu kararda kendi askerini düsünme payi büyüktür. Kusatmaya son verme kararinin alinmasi üzerine l5 Ekim'de orta büyüklükte toplar, gemilere bindirilerek Tuna üzerinden Belgrad'a dogru yola çikarilir. |