[ferro1903]

Turkcell Süper Ligi’nin ikinci yarısında, taraflı, tarafsız herkes Beşiktaş’ı konuşuyor. Sadece galibiyetlerini değil, daha çok konuşulan, takdir edilen Kartal’ın göze hoş gelen futbolu. Beşiktaşlılar, bu Beşiktaş ile gurur duyarken, rakipleri endişe ve korku içinde Beşiktaş’ın inanılmaz çıkışını izliyor. Peki ne oldu da değişti Beşiktaş... Teknik direktörünü mü değiştirdi. Hayır teknik direktör Jean Tigana... Devre arasında iki süper yıldız mı aldı. Yok kimse de alınmadı. Eee ne oldu o zaman? Söyleyeyim;

1-Beşiktaş devre arasında çok iyi çalıştı.

2-Futbolcular, parmaklarının ucuyla tuttukları işlerine dört elle sarıldı.

3-Yabancılar (Bobo, Nobre, Ricardinho) kendilerini ve gerçek performanslarını buldu.

4-Maç yüzdesi, yüzde otuzlardan, yüzde atmışbeş, yetmişe çıktı.

5-Yok olan yardımlaşma neredeyse mükemmel hale geldi. İlk yarı ayağına top alan futbolcu, pas verecek arkadaşını bulamıyordu. Bugün ayağında top olan futbolcu, pas verecek en az iki arkadaşını buluyor.

6-Takımın çok önemli yerinde oynayan Kleberson, adeta dökülürken, bugün Koray ve Serdar performansı, formu ile orayı sırtladı götürüyor.

7-İlk yarıda rakip kalede pozisyon bulamayıp, kendi kalesinde çok pozisyon veren Beşiktaş’tan eser yok. Runje yere yatmadan maç bitiyor.

8-Tigana iyi, klas, skoru değiştirecek yıldız oyuncularının yarısını kulübede oturtma yanlışlığından vazgeçti. Beşiktaş fizik gücü olmasa çok pas yaparak rakibini adeta bayıltıyor.

9-Veeeeeeeee en önemlisi taraftar futbolcularına, futbolcularda taraftarına inanıyor. Sahanın içindeki futbolcular, oynadıkları futbolla tribünlerdeki taraftarı, tribünlerdeki taraftarlarda verdikleri inanılmaz destekle futbolcularını coşturuyor. Birbirlerini çok iyi tamamlıyorlar.

10-Peki yönetimin hiç mi katkısı yok. Var... En büyük katkısı öyle veya böyle o veya bu sebepten Tigana’nın arkasında durdular. Fenerbahçe beş, Galatasaray dört puan önde buna rağmen Beşiktaşlılar şampiyonluğa Fenerbahçe ve Galatasaraylılar’dan daha çok inanmaya başladı. Beşiktaş’ın değişimindeki on nedeni saydım. Yeter mi? Hayır... Peki şampiyonluk için ne lazım. İstikrar ve Tigana’nın yedek kulübesindeki oyuncuları her an hazır ve formda tutması. Tabii orada oturan oyuncularında her an hazır ve formda olmaları. Yedek kulübesi çok önemli, çünkü bu işin sakatlığı, cezası, formsuzluğu var. Bu nedenle yedek kulübesi Beşiktaş’ın şampiyonluğunda büyük rol oynayacak.



--------------------------------------



Bu paraları kim ödeyecek?

Kim ne derse desin. Kötü yönetiliyor Beşiktaş. İsterse sahada uçsun, şampiyon olsun. Saha dışında hele de idari anlamda maalesef yaşananlar kulübü batağa sürüklüyor. Borç çizmeyi aştı artık. Şimdi yeni tazminat olayları geliyor peş peşe...

Geçtiğimiz günlerde “Neden getirildiği, ne iş yaptığı” belli olmayan, sonra da “sözleşmesine rağmen” kovulan Gordon Milne’in tazminat talebini öğrendik. Mahkemelik olmuşlar. Sözleşmesi olduğuna göre de bunu alacağı neredeyse ortada.

Son patlayan bomba Del Bosque... Ortada dönen rakam 8 milyon Euro civarında...

Şimdi gelelim sadede...

1- Gordon Milne’i kim saçma sapan bir şekilde göreve getirdi? İngiltere’de emeklilik günlerini geçiren Milne ile kim bu şekilde tazminat maddeli sözleşme yaptı? Böyle bir sözleşme yapılmasaydı Gordon Milne gelmez miydi? Madem önemli bir görevdi, şu anda o görevi kim yapıyor?

2- Del Bosque’yi ve yardımcılarını kim getirdi? Getiren sözleşmesini ve maddelerini bilmiyor muydu? Aklına esince “Ben senle çalışmam arkadaş” deyip hocayı kovabilir misin? İlle de kovacaksan anlaşma yolunu seçmez mi adam? Defalarca kez haber yollamış. “Oturalım, konuşalım” demiş, nereye kadar kaçabilirsin?

3- Bir de Rıza Çalımbay var. İyi ki kulübün evladı. Yoksa bir tazminat davası da o açardı.

SONUÇ: Şu hale bakın... Kulübün kasasından yine milyonlarca euro çıkacak. Peki bu para kulübün gideri olarak mı yazılacak? Bu hataları yapanların yaptıkları yanına kâr mı kalacak? Yazık değil mi bu kulübün geleceğine? Kim ödeyecek bu paraları?