Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15-02-2007, 14:59   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Anadolu Selçuklu sultanlarinin seçtigi veliahtler de çok defa kardesleri tarafindan tahttan uzaklastirilmislardir. Meselâ Sultan Mes'ud (1116-1155) II. Kiliç Arslan'i (1155-1192) tahta çikardi. Fakat kardesi Sahinsah bunu tanimadi.
Bu misallerden anlasildigi gibi veliahtlik hattâ bey'at hükümdar öldükten sonra hukukî degerini kaybediyordu. Zira hükümdarin ölümü ile birlikte kanunlar ve hukukî tasarruflar yeni hükümdar tasdik edinceye kadar hükümden düsmekte, hukukî mesnedden mahrum sayilmaktadir. Meselâ Osmanlilar'da yalniz memur ve askerin berati degil, her türlü vesika tahta çikan Sultan tarafindan yenilenirdi. Bu sebeple her cülûsta ülkenin yeni bastan tahriri prensip olarak kabul edilmistir.
Anadolu Selçuklulari'nda II. Kiliç Arslan 'a karsi ogullarinin baslattigi isyanda gördügümüz gibi bazi hallerde kardesler tahtin islerinden birine tahsis edilmesini kabul etmezlerdi. Onlar veliahd tayinini kendi haklarina bir tecavüz saymaktaydilar. Zira her biri "kut"un kendilerine bagislandigina, Allah'in inayetiyle tahta geçmeye namzet olduklarina inanirlardi. Netice olarak diyebiliriz ki, Türk devletlerinde veliahtlik saltanata tevarüste bir usul olarak yerlesmemistir. Hanedan azalarinin hâkimiyete müstereken sahip oldugu ve hükümdari Allah'in seçtigi seklindeki gelenek çok kuvvetliydi.
  Alıntı ile Cevapla