Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15-02-2007, 15:36   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

gibi dini, siyasi ve felsefi etkenler olumlu bir rol oynadı. Bugün dünyada din ile devlet ilişkileri bakımından çeşitli sistemler uygulanır. Bu sistemler çeşitli anayasalarla pozitif hukuk alanına girmiştir. Günümüzde teokratik veya yarı teokratik anayasa sayısı azdır: Yemen, Suudi Arabistan anayasaları gibi. Çoğunlukta olan laik anayasa tipidir. Devletlerin çoğunda, iktisadi ve sosyal rejimlerdeki ayrılıklar ne olursa olsun, laiklik ilkesine yer verilerek, din kurallarının devlet yönetiminde bir rol oynayamaması esas kabul edilmiştir.




TÜRKİYE’ DE LAİKLİK





Osmanlı devletinin, özellikle hilafetin Osmanoğulları’ na geçişinden sonra bütünüyle teokratik bir yapısı oldu. Bununla birlikte, siyasi, askeri ve iktisadi konularda, özellikle kamu hukuku alanında, din kuralları dışında kalan birçok kanuna yer verildi. İslam hukukunun yürürlükte olduğu Osmanlı İmparatorluğu’nda, bu hukukun boş bıraktığı idare işleri gibi alanlarda, padişah emirlerinden ve bunlara dayanan teamüllerden meydana gelmiş bir hukuk düzeni (Tevkii Abdurrahman Paşa kanunnamesi gibi) vardı. Ancak Osmanlı devleti, çeşitli ıslahat çabalarına girişmesine, meşruti monarşi dönemine geçmesine rağmen, gerçek anlamıyla laiklik ilkesini benimsemedi, dış baskıların ve içteki batı taraftarlarının etkisiyle devletin, Osmanlı vatandaşları arasında dinlerine göre ayırım yapmamayı taahhüt etmesi de teokratik özelliği değiştirmedi.
  Alıntı ile Cevapla