| 
 Bu hareket üzerine Mehmet Akif hemen Balıkesir’e giderek Zağnos Paşa camiinde çok heyecanlı bir hutbe verdi. Bu hutbeye halkın beklenenden çok ilgi göstermesi üzerine daha birçok yerde konuşmalar yapıp, hutbeler vererek heyecanına istikamet verdi ve daha sonra İstanbul’a döndü.Akif’in bilhassa Balıkesir’de yaptığı konuşmalar, dikkatleri üzerine çekince İstanbul da rahat hareket etme şansı kalmamıştı. Bunun üzerine Anadolu’da başlayan Milli Mücadeleye katılmaya karar verdi.
 Akif Ankara’ya varır varmaz, Konya isyanına katılıp halkı teskin etmekle görevlendirildi. Bunun üzerine hemen Konya’ya gidip  azami gayret göstererek onları iknaya çalıştı ise de kesin bir netice alamadı.
 Akif, imanın sesini basınla duyurmak için Kastamonu’ya geldi ve Eşref Ediple beraber Sebilürreşab gazetesini orada çıkarmaya başladı. Bunun yanında  Nasrullah Camiinde verdiği vaazlarda başlattığı  ateşli ve heyecanlı duygularıyla halkı düşmana mukavemete teşvik etti.
 Böylece Antep “Gazi” oldu, Maraş “kahraman”lıklar kazandı, Urfa “şan”ını korudu ve bütün Anadolu şahlanarak vatanını, dinini, namusunu korumak için and içti.
 Sebülürreşad’ın yaydığı yoğun duygu  vatanı aşıp en uzak mesafelere imanı  inşirahlar meydana getirince, Rusya, hak ve hürriyetlerini gasbettiği, fakat imanını söndürmediği, milyonlarca Türk’ün uyanmasından korkarak sebülürreşad’ın ülkesine girmesini  yasakladı.
 Bu ses böylece millete  ve alem-i İslam’a mal olunca, Mehmet Akif Eşref Edip Ankara’ya gelip, bir işrad ve iman yuvası  olan Taceddin Dergahına yerleştiler.
 Mehmet Akif  önce İzmit ve Biga’dan mebus seçilmesine rağmen, daha sonra Burdurluların isteği üzerine  Burdur  Listesine alındı. Fakat bir emrivaki neticesi mebus almamak için Burdur’a gidip kendisini mebus seçenlerle görüştü,  onların tensibini aldıktan sonra, bir yandan mecliste  Burdur mebusu olarak vazife yaparken diğer yandan da neşriyat ve işrad hizmetine devam etti.
 |