Emret Ağa! Yakalım mı, yıkalım mı bu dünyayı? Sen emret.” “Bak, sana bir şey diyeyim Arap. Dünkü evlenen aileyi sıçan Adası’na götüreceksin.” Sıçan Adası da dünyanın bir ucuymuş. “İçinde hanım ile beraber o evi öylece alacaksın, Sıçan Adası’na götüreceksin.” Akşam adam eve gelir. Baksa ki, ne ev, ne bir şey var. Bunun üzerine annesinin yanına gider. Annesi: “Oğlum sen daha dün evlendin. Niye geldin buraya?” Oğlan hiç seslenmez. Annesi de önceden gidip bakmış, evin yerinde olmadığını görmüştür. Ne yapacağız, ne edeceğiz diye düşünmeye başlarlar. Aradan beş, on gün geçer. Bu sırada köpek ile kedi kendi aralarında konuşur. Köpek der ki: “Yahu, kedi kardeş. Bu adam yüz lira verdi. Bizi kurtardı. Bu adamı arayalım on gündür yok adamcağız.” Bu arada padişah, kızıyla sarayın gittiğini anlar ve damadını hapse atar. Kedi: “Her tarafı arayalım. Daha sonra bir yerde buluşalım.” “Olur.” Köpek, kasabın önüne varır. Kasabın önüne atılan kemikleri yemeğe başlar. Arama işlemine katılmaz. Ama kedi her tarafı arar. Bunlar sözleştikleri yerde buluşurlar. |