Kedi: “Nereyi aradın?” “Filan yeri aradım.” “Nere kaldı?” “Bir hapishane kaldı.” “Orayı da arayalım.” Kedi hapishanenin kapısına gelir ve miyavlamaya başlar. Tabii yirmi beş, otuz gün geçmiştir. Adam gardiyancıya: “Arkadaş, şu miyavlayan kedi var ya.” “Heye.” “Onu getir buraya bir göreyim. Kediye bir laf söyleyeceğim. Daha sonra kedi çıkıp gidecek.” “Olur.” Kedi gelir. “Ne oldu ağa. Nedir senin vaziyetin?” “Böyle böyle.” “Olur. Ben onu bulurum.” O arada bir sıçan gidiyormuş. Kedi bu sıçanı tutar. Sıçan: “Dur ağa dur. Beni yeme. Sana aradığını bulurum.” Kedi kabul eder. “Senin aradığın Sıçan Adası’nda” Kedi köpeğin yanına verir. “Köpek kardeş böyle böyle” der. Sıçanı da olarak, denizin kenarına varırlar. Kedi köpeğin üstüne, sıçan da kedinin üstüne biner. Denizde yüzerler. Sıçan adasına varırlar. Sıçan kediye: |