“Bana üç gün izin ver. Sana dördüncü gün o yüzüğü getireceğim” der. “Olur. Sen yüzüğü getir. Bir hafta gene veririm.” Sıçan yola koyulur. İki günde Yahudi’nin kapısına gelir. Daha sonra da pencereye varır. Adamın ağzında yüzüğü görür. Adam, yüzüğü kaybetmemek için dilinin altına koyar, öyle yatarmış. Sıçan bunu görür. Daha sonra kedinin yanına gelir. “Ağabey, bana bir gün daha izin vereceksin. Yüzüğü buldum; Ama almaya imkân yok.” Bir gün daha izin verirler. Sıçan tekrar Yahudi’nin evine gelir. Kuyruğunu ıslar ve birer çanağına sürer. Adamın burnuna kuyruğunu çeker. Adam “Tuh!” deyince yüzük de düşer. Sıçan yüzüğü aldığı gibi kaçar. Kediye getirir. “Al kardeş. Beni gayri bırak.” “Tamam ağa.” Köpek: “Ağayı sen buldun. Yüzüğü sen buldun. Ben seni tövbe karşıya geçirmem.” “Yahu, senin ağzın, büyük bir balık, malık tutar. Onu yiyeceğim derken yüzük düşer. Sen bunu etme. Ben götüreyim.” “Olmaz. Denizi geçirmem.” Kedi kabul eder. Denizin ortasına varınca, balık köpeğin ayağını tutar. Köpek ayağını kurtarayım derken yüzük düşer. Öteki tarafa geçerler. |