Atına atlar. O yöredeki bütün çingene obalarını yoklar. En nihayet yeni doğmuş kız çocuğu bulunan çingene obasına misafir olur. O gece çingene obasının reisinin çadırında misafir kalır. Çocukla yalnız kalan padişahın oğlu kendinin kısmeti küçük yavruyu bıçak ile boğazından keser ve salıncağın içine bir kese altın bırakır. Oradan atına binerek süratlice ayrılır. Tabii yıllar yılları takip eder. Padişahın oğlu babasının yerine geçer. Bir gün sarayının yanında büyük bir saray yapıldığını görür. Saray bittikten sonra da balkonunda güzel bir kız görür ve kıza aşık olur. Etrafındakilere bu kızı kendisi için istemelerini söyler. “Olur” derler. Gidip isterler. Gerdek gecesi kızın yüzündeki tülü kaldırınca bir iz görür. “Bu iz neden oldu?” der. “Zamanın birinde bize bir misafir gelmiş. Ben o zaman küçükmüşüm. O kişi bıçak ile boğazımı kesmiş. Yalnız tam kesememiş. Beşiğime de bir kese altın atmış. Babam bu parayla beni iyi ettirmiş ve parayı değerlendirmiş. Şimdiki zengin hale gelmişiz.” Padişahın oğlu demek ki, kısmetinden kaçamamış. HAMZA UÇAR |