Gemidekiler, “Onun narına biz de gideceğiz” derler. Bunun üzerine padişah ortaya çıkar. “Hiçbiriniz ölmesin. Ben kendimi denize atayım. Ben öleyim. Bu fırtına işi bitsin” der. “Durma.” Padişahı palas pandıras yukarı güverteye çıkarırlar. Atacaklarmış. Padişah: “Atmayın ben kendim atlarım.” Onlar gere dönerler ve güverteden aşağıya inerler. Tabii can kıymetli ya. Padişah “oof oof !” der. Oof derken, deniz yarılır ve bir Arap çıkar piyasaya. Arap der ki: “Söyle Şevketlim. Senin başında bir hal mi var? Beni sıkkın olan insanlar arar. Sen sıkkın durumdasın. Beni aradın, ben de geldim. Söyle derdini”. “Yok, yok. Dilinin altında senin bir şeyler var.” Padişah anlatır der ki: “Sayın Arap benim isteğim senden şu; Benim üç tane kız evladım var. Oğlan evladım yok. Ben İstanbul’a mal satmaya giderken,kızların bir istekleri var mı? diye aileme söylemiştim. Ailemde çocukların isteklerini not almış. Bana verdiler. Küçük kızın notunda: Babam Süleyman Mührü alsın. Süleyman Mührü bulamazsa denizin ortasında gemisi batsın diye hitabede bulunmuş. Beddua etmiş. Onun bedduası tuttu. Millet ölmesin tek ben öleyim diye denize atlamak için güverteye çıktım. Tabii can kıymetli oof oof ! deyince sen çıktın piyasaya” |