“Arap, Süleyman padişah nasıl? Durumunu bana izah et:” “Vallahi abla, durumunu hiç sorma. Günden güne kötüye gidiyor. Bir ilaç bulamıyoruz. Verdiğimiz ilaçlar da tesir etmiyor. Bunun ilacı vardır; ama kim bilir nerede?” “Soğuk yüzünü bir göreyim, geleyim. Ne olur?” Arap kızı alır, götürür. Padişah can çekişmektedir. Bakar ki, ay parçası gibi adam; ama ızdırap çekiyor. Kız bu yüzden eziklik doğar. Bu sırada Süleyman padişah ayıkır. Ayıkınca kızı yanında görür. “Arap, bu kadın yanıma gene mi geldi? Bu kızı bu sefer de garba süreceksin. Garp da yedi dağın arkasına götür.” “Olur şevketlim.” Arap kıza: “Hiç korkma. Bunun bir sınırı olur” der. Kız: “İnşallah ben bunun ilacını bulurum.” |