1.1.2.2. Eshab-I Kehf Tarsus’ta Dakyanus adında bir kral varmış. Bu kral tanrılık davası görüyormuş. Kur’an-ı Kerim’de Civan-ı Mert olarak geçen bu altı kişi, bakarlar ki, bu adam da kendileri gibi biri. Yiyor, içiyor zamanı geldiğinde her insan gibi ölecek. Öldüğü zaman bu alemi kim idare edecek. Bu kral sahtekâr derler. Dakyanus’un krallığını kabul etmezler. Zamanla bu Dakyanus’un kulağına gider. Dakyanus’a derler ki: “Burada birkaç tane genç var, seni tanrılığa kabul etmiyor.” Dakyanus: “Getirin bakalım onları” der. Bu gençleri huzura getirirler ve Dakyanus sorar: “Siz kimi tanrı bilirsiniz?” Gençler derler ki: “Biz Hûdaperestiz. Sen sahtekârsın. Bizim gibi yiyorsun, içiyorsun, hasta oluyorsun. Zaman gelip öldün müydü bu alemi kim idare edecek?” Dakyanus bunları hapse atacak olur. Bu gençler Dakyanus’un vezirlerinin oğullarıymış. Vezirler Dakyanus’a derler ki: “Sen hemen bunları zindana atma. Nasihat eyle, belki nasihatını tutarlar.” “Öyleyse ben sınırı dolaşıp geleceğim. O vakte kadar eğer bu sözünüzden dönmezseniz sizi zindana atarım eğer sözünüzden dönerseniz o vakit yaşarsınız.” Dakyanus sınırı dolaşmaya gider. Bu sırada gençler, kendi aralarında konuşup düşünürler. Derler ki: “Bu geldiğinde biz bunu tanrılığa kabul etmeyiz.” Dakyanus’un geldiğinde kendilerine kötülük yapacaklarını bildiklerinden bir gece şehirden kaçarlar. Dağ tarafına giderler. Sabah olunca koyun güden bir çobana rastlarlar. Ona sorarlar: “Bura bir mağara yok mu?” |