2.1.3. Mâni Anonim Halk Edebiyatı mahsullerinin en yaygın olanlarından biri de ‘Mâni’dir. Düğünlerde, kadın topluluklarında, iş yerlerinde, tarlalarda vb. söylenen mâni umumiyetle hece vezninin 7 veya 8’lisi ile meydana getirilen 4 mısralık manzumelerdir. 4 mısradan az veya çok mısralarla ve hecelerle söylenen mâniler de vardır. Bunlar karşılıklı mâni atışmalarında, “karşı-beri” adı verilen türkülerde, Kuzey Bulgaristan’la Romanya’da yaşayan Gagauz Türkleri’nin eserlerinde dikkati çekmektedir. Mânilerde birinci, ikinci ve dördüncü mısralar kafiyelenir: (a a b a) Bâzı saz ve tekke şairlerinin eserlerinde, meselâ ilâhi, destan ve koşmaların ilk dörtlüklerinde görüldüğü gibi (a b c d), (a a a b) şeklinde kafiyelendirilen mânilere rastlanır. Bu mânilere ‘düz mâni’ adı verilir. Her türlü hayat hâdiseleri arasında, aşk, gurbet, kıskançlık, hasret, kırgınlık, tabiat vb. temleri işleyen mânilerde ilk iki mısra bir bakıma duygu, düşünce ve hayâlin girişini teşkil eder. Dinleyenin veya okuyanın dikkat ve ilgisini çekmeye yarayan bu iki mısrâdan sonra üçüncü ve hususiyle dördüncü mısrâ asıl konuyu vermeye çalışır; nâdir olarak dört mısraın bütün bir duygu, fikir ve hayâlin işlediği görülür. Mânilerin ikinci bir şekli ‘kesik mâni’ veya ‘cinaslı mâni’ adını almaktadır. Mısrâ sayısı ile kafiye düzeni az-çok değişiklik gösteren cinaslı mâniler, umumiyetle ses, tekerleme, mânâ ve cinas hususiyeti gösteren bir kelime grubu halindeki eksik mısra ile başlar; daha çok bu biçimdeki mânilere Azerbaycan Türkleri Bayati, Güney ve Doğu Anadolu bölgelerimizi de Irak Türkleri (Kerkük) ‘hoyrat’ adını vermektedir. |