Napolyon’un Mısır Seferi sırasında Akka Kalesinin önündeki savaşta başarı kazanan Nizâm-ı Cedid ordusundan, Sırp isyanlarına ve Rusya ile savaş tehlikesine karşı faydalanılmak istendi ve ordu Rumeline geçirildi. Ancak bu durumdan şüphelenen Rumeli âyânına, ordunun Sırp İsyânını bastırmakla vazifeli olduğu îlân edildi. Fakat, Sadrâzam İsmail Paşanın ve yeniliğe muhâlif olanların Rumeli âyânı ve Yeniçerileri tahriki, olayların başlangıcı oldu. İlk hâdise Tekirdağ’da meydana geldi. Burada, kurulacak Nizâm-ı Cedid ordusuna dâir fermanı okuyan kişiyi Yeniçeriler öldürdüler. Askeri Edirne’ye götüren Kâdı Abdurrahman Paşaya mukâvemet edilmesi, iç harp tehlikesi derecesine ulaştı. İngiliz donanmasının İstanbul’u yakmakla tehdit ettiği ve düşmanın sınırlara asker yığdığı sırada böyle bir isyânın başlaması, devletin selâmeti açısından kötü neticeler verecekti. Bu sebeple Üçüncü Sultan Selim Han, Abdurrahman Paşayı geri çağırdı. Ancak bu tedbir arzu edilen neticenin aksine, muhâliflerin taşkınlıklarını arttırmaktan başka bir işe yaramadı. Zîra yenilik düşmanlarının şımarmalarına sebebiyet verildi. İstanbul’da Boğaz yamakları isyan etti.
Edirne’deki hâdiseden sonra merkezde yapılan değişiklikler, fayda yerine zarar getirdi. Yeni tâyinlerle, görünüşte Nizâm-ı Cedid taraftarı olanlar, makam sahibi oldular. Ordunun da İstanbul’da bulunmayışını fırsat bilen Yeniçeri ve yenilik muhalifleri, Nizâm-ı Cedidi ortadan kaldırmaya karar verdiler. Bu karardan habersiz olan Pâdişâh, Boğaz yamaklarını Nizâm-ı Cedid’e dâhil etmeye çalışıyordu. Köse Mûsâ Paşa ise el altından haber göndererek, bu askerleri; “Eğer, Nizâm-ı Cedid elbisesi giyerseniz dinden çıkarsınız, giymezseniz ocaktan atılırsınız. Belki de Nizâm-ı Cedid sizi öldürecek” diye tahrik ediyordu. Tahrikler sonucu 26 Mayıs 1807 târihinde Büyükdere Çayırında toplanan yeniçeriler isyânı başlattılar. Başlarına reis olarak seçtikleri, Kabakçı Mustafa denilen serkeş de İstanbul halkına, yaptıkları işin mukaddes bir hareket olduğu yolunda propaganda yaptı. |