Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-02-2007, 13:46   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yine bu dönem içinde, Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Karakalpak Türkleri ve Tacikler'in millî şuur, dinî inançları ve insanî duygulari körelterek, onların başka milletlerle beraber Rusça konuşan, hür irâde ve düşüncesi olmayan bir Sovyet Milleti meydana getirmelerine çalışıldı. Ancak, bu politika 67 yillik bir tecrübeden sonra iflâs etmiş ise de, Sovyetler Birligi'nin başka cumhuriyetlerinde oldugu gibi Orta Asya'daki beş sabik sovyet cumhuriyetinde de ünlü Kırgız yazarı Çingiz Aytmatov'un sözünü ettigi millî şuur ve hür düşüncesi olmayan MANKURT tipli insanlar sayisi da az degildir. İşte, 67 yillik Sovyet döneminin ikinci büyük başarısı da budur.
Sovyet döneminin Moskova ve Rusya menfaatlerine hizmet eden üçüncü başarısı ise, Batı Türkistan'ın yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin görülmemiş bir ustalik ile sömürülüşü, Semey ovasinin radioaktivden zehirlenmesi ve Aral Denizinin üçden ikisinden daha fazla bölümünün tamamen kurutulmasidir. Orta Asyadaki büyük su ambarı Aral denizinin ölmekte olduğu, 67 yıllık Sovyet sömürge politikasının göze görünen en büyük fâciası sayılır. Ancak, Aral denizi ile birlikte onun yakın çevresindeki insanlar da ölmektedir. Aral denizini kurutan Sovyet pamuk monokültür (monoculture) ekonomik politikası son 30 yıl içinde bu bölgede öyle yerleşmiş, derin kök salmış ki, şimdi bağımsız olan Özbekistan ve başka Orta Asya cumhuriyetleri bile, bu ekonomik politikayı birden bırakarak, Amu ve Sırderya sularını pamuk tarlaları yerine Aral denizine akıtmaya çalışmıyorlar. Orta Asya cumhuriyetlerinde bugünkü ekonomik problemler de Sovyet dönemindeki merkezî yönetimden kaynaklanıyor. Meselâ, Özbekistan'da pamuk yetiştiği halde, bu ülkenin tekstil sanayisi yok. Veya, Kazakistan'da zengin petrol yatakları oldugu halde, bu ülke benzin sıkıntısı içinde, çünkü Kazakistan'da petrol refinerileri yok.
3. Sovyet Sonrası Dönem (1992'den sonra): Bu üçüncü dönemdeki Sovyet sonrası politik gelişmeleri daha iyi anlayabilmek için Batı Türkistan'ın hem 1900-1924 yılları arasındaki birinci dönemi, hem de 1925-1991 arasındaki ikinci dönemini ve bu iki devir içindeki olayları bilmek ve öğrenmek zorundayız. Çünkü, bu yeni dönemde önceki iki devrin felsefesi, dünya görüşü, milliyetçilik akımları, siyasi hareket ve partileri, politik yönelişleri yan-yana devam etmekte, bazen yüz-yüze çarpışmaktadırlar.
Ancak, bu yerde göze çarpan ilk önemli nokta şudur: Orta Asya'daki beş devlet, aralarında bir çok ortak hususlar olmasına rağmen, hem iç hem de dış politikada birbirinden çok farklı yönlerde gelişmeler kaydetmektedirler. 67 yıllık "böl ve yönet" Sovyet politikasının tabii bir neticesi olarak, beş Orta Asya devleti gerek ekonomik, gerekse kültürel alanlarda aralarında henüz sağlam ve kalıcı ilişkiler geliştirebilmiş değiller. Sovyet döneminin son yıllarında (1989-1991 arası) beş Orta Asya cumhuriyeti cumhurbaşkanları arasında yapılan zirve toplantıları beklenen olumlu sonuçları vermedi. 1 Şubat 1994'te Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan arasında gümrüklerin kaldırılması ve iş gücünün serbest dolaşımını da içeren ekonomik işbirligi anlaşması yürürlüğe girdi. Ama, bunun hemen ardından Özbekistan 2 Martda Rusya ile çok sıkı askerî ve ekonomik bağları ihtiva eden anlaşmalar imzalamak zorunda kaldı. Moskova Türkmenistan'i ülkesindeki Ruslara çifte vatandaşlık hakkı veren anlaşmayı imzalamaya razı etti. Orta Asyadaki beş cumhuriyet ile eski askerî, ekonomik ve siyasi ilişkilerini degişik şekillerde olsa da, devam ettirme yanlısı olan Moskova, her bir cumhuriyete birbirinden oldukça farklı politik manevralar yapmaktadır.
  Alıntı ile Cevapla