19-02-2007, 13:47
|
#8 |
Guest | Bu yazının başında İspanyol elçisi Clavijo'nun Emir Timur hakkındaki sözlerinden örnek verilmişti. 67 yıllık Sovyet döneminde "despot ve kan dökücü" olarak karalanan Emir Timur bugün kendi anayurdunda büyük bir lider olarak hayranlıkla anılıyor ve Taşkent'teki Müstakillik Meydanı (Bağımsızlık Alanı)'nda 31 Agustos 1993'ten beri onun tunçtan muhteşem bir heykeli ayakta dimdik duruyor. Evet lspanyol elçisi Clavijo'nun Emir Timur'u 1403 yılında ziyaret etmesinden tam 589 yıl sonra 1992'de, Emir Timur'un bugünkü torunları dünya politika sahnesinde bir kere daha gururla boy göstermeye başladılar. Türkistan'ın Sovyet öncesi tarihini öğrendikçe, onun bugünü ve geleceğine daha büyük ümitlerle bakabiliyoruz. IV. Türkiye'nin Orta Asya Macerası: Neden Macera? Burada "macera" kelimesi bilerek kullanıldı. Çünkü, plansız ve programsız yapılan girişimlere ancak macera denilebilir. Dilimizde maceraya eşdeğerde "serüven", "sergüzeşt" ve "avantür" kelimeleri de var. Bir maceranın nasıl sonuçlanacağı önceden bilinemez ve işte bu yüzden herhangi bir macera heyecan vericidir. Ancak, macerada her an güzel veya kötü sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Türkiye ile Orta Asya arasındaki ilişkilere genel olarak baktığımızda, maalesef bunun bir macera düzeyinde olduğunu, planlı ve programlı bir devlet politikasına henüz dönüşmediğini üzüntüyle tespit ediyoruz. Cesaretli Türk işadamları ve bazı özel kuruluşların girişimleriyle bu macera şu sıralarda Türkiye'nin lehine iyi düzeyde sürüyorsa da, 21. Yüzyılda Türkiye'nin Orta Asya'da nasıl sürprizlerle karşılaşacağını maalesef Ankara bilmiyor. V. Anadolu ile Orta Orta Arasındaki Tarihî Bağlar: Ben ilkokuldayken, 1950-1960'lardeki tarih kitaplarımızda şöyle yazıyordu: "Biz Türkler Orta Asya'dan geldik. Orta Asya'da büyük kuraklık olunca Türkler dünyanın dört bir yanına dağıldılar, biz de Anadolu'ya gelen Türklerdeniz." Tarih kitaplarımızdaki bu bilgi henüz 9-10 yaşımdayken bana pek de doğru gelmemişti. Çünkü babam ile annemin Orta Asya'dan 1920'lerde geldiklerini ve oralarda başka akrabalarımızın yaşadığını biliyordum. Demek Orta Asya'daki bütün Türkler başka yerlere göçmemiş, bir kısmı orada kalmıştı. Benim aileden gelen bu bilgim ve ilgim dolayısiyle Orta Asya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin aslında okul kitaplarında yazıldığından daha derin ve karmaşık olduğunu daha sonraki yıllar yavaş yavaş öğrendim. Türkler öyle sanıldığı gibi 11. yüzyıldaki tek bir büyük göçle Anadolu'ya gelmemiş, Orta Asya ile Türkiye arasındaki göçler ve ilişkiler ta 1925'e kadar yüzyıllar boyu devam edegelmiş. |
| |