Bunlardan öşri topraklar ya fethedildiği zaman müslümanlara verilmiş veya daha önce müslümanların elinde bulunan topraklardı. Bu topraklar sagiplerinin mülkü olup, yaptıkları ziraate karşılık elde ettikleri üdünün onda birinden (öşrü) beşd birine kadar vergi olarak devlete vermekle yükümlü idiler. Haraci topraklar ise hırıstiyanların elinde mülkleri olan topraklardı. Bunlar da öşri toprak sahipleri gibi elde ettikleri ürünün onda birinden beşte birine kadar harac-ı mukaseme adıyla öşür ve bundan ayrı olarak harac-ı muvazzafa adıyla çift akçası (arazi vergisi) vermekle mükelleftiler. Gerek müslümanlar, gerekse gayr-ı büslimlerin öşür vergilerinin onda birden beşde bire kadar değişik oranlarda alınması, doğrudan toprağın sulanmasına veya sulanmamasına, dolayısiyle verimine bağlı bir husus idi. Zira Osmanlı kanununamelerinde bu verginin değişik sancaklarda, farklı oranlarda alındığı görülüyor. Mesela 1518 tarihli Mardin livası kanunnunda şehirli ve köylünün bağ, bostan ve pamuk mahsullerinden yedide bir, ziraatlerinden beşde bir öşür alınacağı kaydedilmektedir. Yine Çemişkezek kanununda bu oran müslüman ve gayr-ı müslimlerin ziraatlerinden beşde bir, müslümanların pamuk, yağ ve meyvelerinden yedide bir, gayr-ı müslimlerin aynı mallarından beşde bir olarak belirtilmiştir. 2 – Arazi-i Mevküfe : Vakıf arazilerdir. Bu tür topraklar mülk olup olmamasına göre iki kısım altnda toplanmıştır. Bunlardan mülk arazi, maliki tarafından belirli bir gayeye tahsis edildiği takdirde “Sahih Vakıf” ismini alır. İkinci olarak da miri araziden bir kısmının veya tasarruf hakkının tümünün vakıf haline getirilmesi halinde ise “Tahsisat kabilinden vakıf” şeklinde bir kısım ortaya çıkar. Bu gibi toprakların vergileri dini, ilmi ve sosyal müesseselere tahsis edilmektedir. Vakıf reayası, arazisi hangi vakfa bağlanmışsa, öşür ve resmini o vakfın mütevellisine verir ve oda varıfnamesi gereğince bunu gerekli yerlere sarfederdi. 3 – Arazi-i Metrüke : Terkedilmiş topraklardı. Miri arazi içinde mütalaa edilmektedir. Bir mülkiyet veya tasarruf hakkına konu edilemez, sadece ammenin yararına sunulabilir. 4 – Arazi-i mevat : Hiçbir işe yaramayan arazilerdir. Buda miri topraklar içinde telakki olunmaktadır. Kimsenin tasarrufunda olmayan topraklar olarak tarif edilebilir. Bir yerin mevat arazi sayılıp sayılmaması, oranın ihya edilip edilmeyeceği ile ilgilidir. |