Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-02-2007, 14:50   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kırım - Osmanlı - Rus Rekabet Dönemi

1512'de Mengli Giray'ın ölümünden sonra Kırım Hanlığı ile Moskova (o zaman Batıda Moskof Büyük Knezliği, Muscovy olarak anılmakta idi) arasında ittifâk kırıldı, fakat Osmanlı Sultanları imparatorluğun genel siyâseti bakımından Moskof Büyük Knezleri ile barışçı ilişkileri sürdürmekte yarar gördüler. I. Selim, İran'da Safevilerin Anadolu için büyük bir tehlike haline geldiğini görerek, Avrupa tarafında Habsburglar, Venedik ve Lehistan'a karşı barışçı bir politika gütmeyi zorunlu buluyordu. Osmanlılar, Rumeli'de ve Anadolu'da iki cephede birden savaşa girmekten daima kaçınmışlardır. Güçlü Lehistan-Litvanya'ya karşı Moskova'yı tabiî bir müttefik gibi görmekte idiler. I. Selim (1512-1520) döneminde ve Kanunî Sultan Süleyman'ın (1520-1566)'ın ilk saltanat yıllarında Moskova ile İstanbul arasında elçiler gidip geldi ve dostça ilişkiler sürdürüldü. Bu ilişkilerin düşmanlığa dönüşü, IV. İvan'ın Volga havzasında Altınordu İmparatorluğu'nun yerini alma ve Doğu Avrupa'da bu imparatorluğun vârisi olma politikasının sonucudur. Altınordu Devleti'nin zayıflaması ve ortadan kalkması üzerine Cengiz Han soyundan hanlar idaresinde üç hanlık ortaya çıkmıştır. Bunlar, Kazan Hanlığı, Hacıtarhan (Astrahan) Hanlığı ve 1440'lardan beri de Kırım'da Kırım Girayları Hanlığı idi. Bu hanlıklar, halkı Müslüman devletlerdi; fakat Altınordu'nun mirasçıları olarak aralarında rekabet ve savaş eksik olmuyordu. Bunlardan en kuvvetlisi Kırım Hanlığı olup, Astrahan'ı ve Kazan'ı kendi hükmü altına alarak Altınordu'yu yeniden canlandırma emelinde idi. Kırım Hanları, Altınordu Uluğ Hanı Toktamış soyundan geldikleri için bunu tabii bir hak sayıyorlardı. Osmanlı Devleti ise, bu politikayı sakınca ile karşılıyordu. Zira, bu kadar güçlü bir devlet Kırım Yarımadası güneyinde, doğrudan doğruya Osmanlı idaresi altında bulunan Kefe Sancağı için tehlikeli olabilirdi. Bazı Kırım Hanları açıkça Kefe üzerinde hak iddia edeceklerdir. Bir aralık Kırım Girayları Kazan tahtına Giraylardan birini yerleştirmeyi başardılar. Orta Volga'da Sibirya kürk ticaretinin merkezi olan bu şehirde Moskof nüfuzu da kuvvetli idi. IV. İvan bu bölgeyi kendi ülkesine katmayı imparatorluk siyaseti için zorunlu buluyordu. İvan, Giraylardan Sahib Giray'a karşı Moskova yanlısı eski Kazan Hanları soyundan birini hanlığa getirdi. Sahib Giray, İstanbul'a gitti ve bir süre sonra Sultan Süleyman I. tarafından Kırım Hanlığına getirildi. Sahib Giray Han (1532-1551) Osmanlı himayesinde Kazan ve Hacıtarhan'ı Kırım Hanlığı'na bağlamayı büyük siyasi gaye olarak izledi. Moskof Knezi'nin, Kazan ve Astrahan gibi Müslüman ülkelerine zaptetme çabası içinde olduğunu belirterek Osmanlı Sultanı'nı Moskova aleyhine çevirdi. Böylece, Kazan ve Astrahan sorunları Osmanlı-Rus ilişkilerinde yeni bir aşama getirdi. Bu tarihten sonra Osmanlılar, Rusya'nın genişleme çabalarını kendi imparatorluk nüfuz alanına bir saldırı olarak kabul ettiler ve kesinlikle Moskova aleyhinde bir tutuma girdiler. Sahib Giray, bir ara, Hacıtarhan ve Kazan tahtlarına Giraylardan han oturtarak bu hanlıkları hükmü altına almayı başardı. O, Altınordu Uluğ Hanları'nın geçek varisi olma yolunda idi. Öbür taraftan IV. İvan Kazan'da Giraylara rakip olan hanlık namzedlerini desteklemek ve Girayları oradan atmak için askeri müdahaleye karar verdi. Altınordu Hanları'nın gerçek varisi olmak iddiası ile 1547'de Çar (Caesar, İmparator) ünvanı aldı ve Tatarlar yazdığı yazılarda Çar karşılığı olan Uluğ Han ünvanını kullanmaya başladı. Uluğ Hanların Cengiz Han'ın büyük oğlu Cuci Boyu'ndan olmaları gerekirdi, fakat IV. İvan Cuci soyundan prensleri himaye ettiğini, böylece bu ünvana hak kazandığını iddia ediyordu. Öbür yandan Kazan Hanları'nın kendi himayesini tanıdığını ve böylece Kazan Hanlığı'nın üzerinde ülke bakımından Rusya'nın parçası bulunduğunu ileri sürüyordu. Görülüyor ki, IV. Ivan'ın Çar ünvanını alması, daha ziyâde Doğu'da Altınordu mirası üzerinde Giraylara karşı Tatar halkı gözünde meşruluk kazanma çabası ile ilgilidir. Çünkü, tam bu tarihlerde Kazan Hanlığı üzerinde Giraylarla rekabet, en bunalımlı bir aşamaya girmiş bulunuyordu. Rus Çarlığı'nın kuruluşunda kesin bir dönüm noktası olan bu konu üzerine biraz ayrıntılı bilgi vereceğiz, zira bu durum Rus tarihçileri için de yabancıdır.
  Alıntı ile Cevapla