Daha önce kurulan çeteler Rum nüfusun techirini önlemeyi bnaşaramamış olmakla beraber, yerlerine, aralarından en önemlisi, Vasil Usta'nın yerini aldığı anlaşılanDimitrios Haralambis'in yönettiği Ayıtepe çetesi olmak üzere, özellikle yakılan köylerden kaçan Rumları biraraya getiren ve dağlarda "kurtarılmış bölgeler" oluşturan yeni çeteler kuruldu. Türk ordusunun peşpeşe saldırıları Ayıtepe'de başarılı olmadı ama, Otkaya'da başkaldıranlar yokedildiler, abşka yerdekiler iç bölgelere çekilmek zorunda kaldılar. Türk ordusunun bu ayaklanma odakları karşısında etkisiz kalması ve başkaldıranların Türk köylerine saldırılarını sürdürmeleri karşısında, yerel bir uzlaşma sağlandı ve türk köylüleri kendi güvenliklerini sağlamak üzere çetelerle Yunan sürgünlerinin yiyecek gereksinmelerini karşılamayı kabul ettiler. Savaş bittiğinde bu "modus vivendi" hala geçerliydi ve 1918'de techire uğrayan Rumlar yavaş yavaş kendi köylerine dönmeye başladılar. Anlattığımız bu olaylar Pontus'un batı kesimiyle, Samsun sancağına tekabül eden bölgesiyle ilgilidir; Trabzon'un kaderi ise çok farklı olacaktır. Bu bölgede yaşayan Rum topluluğu Samsun'daki metropolitin tam tersi bir tutum benimseyen Trabzon metropoliti Hrisatos Flippidis yönetimindeydi. Leipzig ve Lausanne'de tamamladığı parlak felsefe eğitiminin ardından 32 yaşında Trabzon kilisesinin başına getirilen Flippidis, Ortodoks kilisesinin Bizansçı çizgisindeydi. Rum topluluğunun Türk topluluğuyla işbirliği yaparak barışçıl bir şekilde ilerleyebileceğine ve böyle bir evrimin kaçınılmaz olarak İmparatorluk bünyesinde Rum ögesinin üstünlüğüne yol açacağına inanmaktaydı. |