Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-02-2007, 12:23   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu tam bir “manevi dağınıklık” dönemiydi!
Hristiyanlık işte böyle bir iklimde doğdu ve önce “doğaüstü” adına ortaya çıkan bütün bu saçmalıkları herkesten çok daha fazla dinleyen, dinlemek durumunda olan bir sınıfın insanları arasında yayılmaya başladı.



















Hristiyanlığın doğuşu ve ilk yüzyılları


Hristiyanlık, “acı çeken ve inleyen” halk, özgür olup da batmış ve özgürlüğünü yitirecek noktaya gelmiş insanlar, küçük zanaatçılar, proleterler ve köleler arasında tek kelimeyle aşağı ve sömürülen sosyal çevrelerde doğdu ve yayıldı.
Boyunduruk altına alınmış, ezilen ve sefalete mahkum edilmiş halk kitleleri, başlangıçta, İsa’dan önce II. ve I. yüzyıllarda, açık mücadelede bir çıkış aramış ve başkaldırmıştı. Anacak bütün bunların başarısızlığı göstermişti ki, Roma’nın gücüne karşı her türlü direniş boştu. İşte o yüzdendir ki, aşağı halk tabakaları, yeryüzündeki bütün bu acıların pençesinde kendilerini çekip koparacak “göksel bir kurtarıcı”nın bekleyişi içine girmişlerdi ve bu inanış çok yayılmıştı.
Bu umut, acıların son çizgisine gelip dayanmıştı, Filistin’de daha güçlüydü. Gerçekten, I. yüzyılda Filistin’de tüm umutlar “Yahudilerin hükümdarı”nın, Tanrı’nın gönderdiği bir mesihin getireceği bir mucizevi kurtuluşa bağlanmıştı. Birçok Yahudi kolonisini Küçük Asya’da da bu umut yaygındı. Ve zaten bu bölgenin yerel halkı, kendi kurtarıcı tanrılarına da pek yaygın kültler adamışlardı. Örneğin eski Yunan tarım tanrısı Hermes Trimejist’e kendisine inananları bir gün gelip kurtaracağı gözüyle bakılıyordu. Bir başka halk kültü de, Yunanlıların Dionisos’una benzeyen eski tarım tanrısı Frigyalı Sabazios idi; ona da kurtarıcı gözüyle bakılıyordu. İmparatorluğun doğu eyaletlerinde, birçok gözü dönmmüş peygamber görülüyordu. Bunlar yığınla yandaş topluyor ve bir kurtarıcının geleceğini haber vererek mezheplerini kuruyorlardı.
  Alıntı ile Cevapla