Piskoposların ve din kurullarının bu etkinlikleri, o zamana değin birbirinden kopuk olan Hristiyan topluluklarının, tüm Roma İmparatorluğunu kucaklayan dev bir örgütte birleşmeyle sonuçlandı. Bu kuruluş, büyük bir sosyal gücü temsil etmekte gecikmedi. Ne var ki, bünyesinde birbirine zıt çeşitli eğilimler, şiddetli ve azgın bir mücadeleye girmişlerdi. İçlerinden çoğu, özellikle halkın aşağı tabakaları, inananlara dayatılmış bu otoriter rejime tabi olmak istemiyor ve eski aranış özgürlüğünü savunuyorlardı. Bu yüzden de koğuşturmaya uğradılar, “sapkın” diye ilan edilip kilisenin dışına atıldılar. İsa’dan sonra I. ve II. yüzyıllarda, Hristiyanlık, ortodoks biçimiyle olsun, sapkın görünüşleriyle olsun, kentlerin orta sınıflarıyla, kırsal kesimin halkına ve imparatorluk görevlilerine güven vermiyordu. Kentlerde kuraklık, su baskını, kötü ürün gibi, bütün doğal felaketler kendilerinden bilinip birçok kez kıyıma uğradılar. Celcus’un Doğru Sözler, Lukianos’un Peregrinius’un Ölümü gibi, günümüze kadar gelebilmiş çok sayıda edebi eserde, Hristiyanlık acı biçimde eleştirilmiş ve boş inançların en kabası olarak reddedilmiştir. Özellikle Celcus, Hristiyan öğretisinin “dünyanın sonu” ve “son hüküm” gibi düşünceleriyle açıkça alay eder. Hristiyanların kendileri de, köylüleri (pagi) başlıca düşmanları olarak görüyorlardı; genel olarak inanmayanları belirte “payen” kelimesi buradan gelir. Hükümdarlar ve yöneticileri, Hristiyanlara, görevden ve vergiden kaçan, imparatorluk kültüne katılmayan kötü uyruklar olarak bakıyorlardı. Trajanus, Genç Plinius’la yazışmalarında, imparatorların resimlerine ve heykellerine açıkça saygısızlık gösteren Hristiyanların cezalandırılmasını ister; Marcus Aurelius zamanında bile, yeni dinin gayretlilerine karşı hayli sert davranılmıştır. Bununla beraber, II. yüzyılda, Hristiyanlara karşı işkence ve zulümler kısa sürdü ve bu “aydınlık çağ”ın Roma yönetimi, genel olarak dinsel bir hoşgörü içerisindeydi. Hristiyanlık hızla ilerliyordu ve II. yüzyılın sonlarından başlayarak da, İlkçağ’ın dünya görüşünün yıkılışına katkıda bulunan pek büyük bir sosyal gücü temsil etmeye başladı. |