Kuzeydeki odağın gitgide önem kazanmasının nedeni kumaş üretiminin artışı olmuştur. Güneyde İtalya'da ki odağın başlıca dayanağı ise deniz ticareti olmuştur. Özellikle iki liman kenti öne çıkar: Venedik ve Cenova. İtalyan iş adamları doğuda acente kurmak ve kimi iktisadi ayrıcalıklar için donanma desteği alırlar. Kutsal savaş düşüncesinin hızını kaybetmesi ile de Müslüman prensler ile ticaret anlaşmaları yaparlar. Dev kadırgalar kullanılmaya başlanır, ve deniz haritaları yapılır. XIII. yüzyıl başlarında, Bizans egemenliğinde olan Karadeniz’e kadar açılırlar. Uzak doğu ile doğrudan temas kurarlar. Hindistan'a Çin denizine, Güney Asya yarımadalarına kadar giderler. XIII. Yüzyıl sonlarında İtalyan denizciliği kolonilerle bütün Akdeniz’i kuşatmıştı. Bu dönemde başta Venedik olmak üzere bütün İtalyan şehirleri zenginleşir. İktisadi gelişme, bazı istisnalar dışında soylu sınıfının zararına gelişti. Özellikle soylu sınıfın ve şövalyelerin yeni bir yaşam tarzı ile lüks tüketime yönelmesi ve toplanan vergilerin yetersiz kalması ile bu sınıflar sıkıntı içine düştüler. Soylular yaşam düzeylerini sürdürmek için dinsel kuruluşlara, burjuvalara ve prenslere el açmak zorunda kaldılar. Kredi imkanları tükendiğinde mal varlıklarını parça, parça satmaya başladılar. Bu iktisadi sıkıntı, soylu sınıfta topraklarını korumak adına bir korunma tepkisine yol açtı. Toprak varlıklarını korumak amacıyla, mirasçılar arasında eşit bölüştürme geleneğinden vazgeçildi. Toprakların önemli bir parçası ailenin büyük oğluna bırakılmaya başlandı. Diğer kardeşlerin dinsel yaşama adanmasına karar verildi. Sınıf bilincindeki yoğunlaşmanın sonucu olarak soyluluk, özellikle Fransa'da XIII. yüzyıldan itibaren askerlikte uzmanlaşmış olmaktan, şövalyelikten, yani zenginlikten ayrı, "kanla geçen" bir nitelik olarak görülmeye başlandı. Şövalyelerin çocuklarının ve torunlarının sosyal üstünlüğünü göstermek üzere, yeni unvanlar ortaya çıktı. Fransa krallığı, İngiltere krallığı güçlendi. Frederich Barborossa'nın kişiliğinde güç bulan Roma Germen imparatorluğu kurumsal olarak dağıldı. Sadece imparatorluk düşü geriye kaldı. Almanya ve İtalya ayrıldı. İtalya'da kendi içinde bölünmelere uğradı. Papalık bağımsız bir yapıya bürünüp, merkezi güçlü bir monarşik yapıya dönüştü. Ancak kilisenin bu güçlü yapısı ve maddi gücü diğer krallık ve prensliklerin tepkisine yol açarken halkın da kiliseye olan inancı sarsılmaya başladı. Papalık okullardaki düşünsel hareketin de kontrolünü ele geçirmeye çabaladı. XII. yüzyıla değin eğitim ya manastır okullarında ya da katedral okullarında yapılırdı. Daha sonra XIII. yüzyılda Papa III. Innocentus önderliğinde kilisenin öğretisini yaymak üzere üniversiteler kurdular. Bologna gibi daha önceki imparatorlukların kurmuş olduğu üniversiteler bu papalık etkisine karşı oldularsa da, Paris teki hocalar ve öğrenciler krala karşı bu desteği istediler. Papalık İtalya'da başta Roma olmak üzere yeni üniversiteler kurdu. Montepeiller okulunu korudu. Kathar sapkınlıklarına karşı kilise öğretisini yaymak için Touluse üniversitesini kurdu. Paris teki eğitimi benimseyen Oxford üniversitesini destekledi. Okullar, yoksul öğrencilerin bakımı için zengin insanların bağışları ile yurtlar (College'ler) kuruldular. |