Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-02-2007, 12:37   #25
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

MİMARİ
Geç Gotik, Orta Avrupa’da 15. Yüzyılda eserlerini vermeye başladığında İtalya’da Floransa’da erken Rönesans’ın ürünleri görülmeye başlamıştı. İtalyanlar Gotiği bir barbar sanatı olarak kabul ettikleri için önce Floransa’da bir karşı sanat hareketi başlamış ve Roma 1500’li yıllardan başlayarak bu yeni anlayışı en üst düzeye çıkarmıştı.
Rönesans mimarisinin kurucusu olarak Florensa’lı Flippo Bruneleschi kabul edilir. Kırk yaşına kadar heykelci olan sanatçının ilk eseri Floransa Domudur.
Burada kaburgalı kubbe yapısında Gotik etkisi görülür. Sanatçının 1421 de yaptığı
St. Lorenzo kilisesinde Gotik etki tamamen kaybolmuştur. Bu kilise daha sonra Michelangelo’nun yapacağı Medici ailesinin mezar kilisesi için de bir örnek teşkil edecektir.

Bu hareketin ikinci temsilcisi Leon Battista Alberti idi. Şair, kompozitör, hukukçu ve sporcu olan sanatçı Bologna üniversitesini bitirip papaz olmuştu. Ancak sanat, matematik, felsefe ve yapı sanatı üzerine yazılar yazmıştı. Mimar Alberti, Hıristiyan kutsal yapısı ile Roman yapısını birleştirme yolunu tutmuştu.
Bu sentezini Rimini’de S.Fransesco kilisesinde uygulamak istemiş ancak eser yarım kalmıştı. Alberti’nin bir diğer yapısı da Mantua’da ki S.Andrea kilisesi idi.

Çapraz geminin kesiştiği yeri de bir kubbe kapatıyordu. Uzun salonu ise taştan bir tonoz örtüyordu. Bu yapı Gotik’den ayrılıyordu. Gotik’te her yöneliş derine ve yukarı doğru hareket halinde olduğu halde, burada mekan hareketi, yerinde duran bir etkide idi. Gotik’te duvarlar, ayaklar, ve tonozlar silme ve kaburgalarla hareket eden ve bir yöne yönelen etki içersinde düzenlenmişlerdi. Rönesans, kaburgayı ve kaburgalı haç tonozu, dinamik etkileri nedeniyle ret ediyordu. Bunun yerine klasik tonoz ile kubbeyi ele alıyordu. Çünkü bu unsurlarda hareket özelliği bulunmuyordu. Çatı örtüsü için eski Roma’nın saray ve hamamları
  Alıntı ile Cevapla