Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-02-2007, 12:53   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Osm. Devletinin Şah İsmailin Şii Propagandacılarına Halvetiyye Karşı Koyma politikası

OSMALI DEVLETİ’NİN , ŞAH İSMAİL’İN Şİİ PROPAGANDACILARINA HALVETİYYE İLE KARŞI KOYMA POLİTİKASI
Beylikler döneminde Anadolu’da yaşayan Müslümanlar arasında Şii-Sünni ayrımının bulunmadığı bilinmektedir. O devir Anadolu’sunda yaşayan Bektaşiler dahil Müslümanların hepsi Hz.Ali ve Ehl-i Beyti çok sevme konusunda aynı görüşte olup, ezici çoğunluğu Razilik’e karşıdırlar. Bununla birlikte Anadolu’da Heterodoks olduğu bilinen küçük gruplar da vardı ki ; bunlardan Kalenderilik en yaygın olanıydı. Sünni olarak görülmeyen gruplar , Şeyh Bedrettin ve bununla birlikte hareket eden küçük bir topluluk dışında ,kuruluşundan 2.Beyazide’e kadar Osmanlı devletinde iyi muamele görmüşler, onlarda devlete karşı siyasi anlamda devir alma yönüne gitmemişlerdir. Bu sulh ve sükun dönemi, Safeviyye şeyhlerinin Anadolu’da etkili olmaya başladıkları 15. yy. sonlarında yerini huzursuzluğa bırakmıştır. Özellikle Şah İsmail’in Safevi Devletini kurma çalışmalarında Anadolu’da ki Türkmen müritlerinden geniş çapta yararlanması , hele Anadolu’yu tümüyle içine alan Osmanlı topraklarını istila etmek için gizli çalışmalar yapması , Heterodoks zümrelerle OsmanlıDevleti’ni karşı karşıya getirmiş;etkileri günümüze kadar süren bir takım problemlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
ŞAH İSMAİL TARİKATI İLE ANADOLU TÜRKMENLER ARASINDAKİ İLİŞKİLER
Safevi Tarikatının devlete kadar uzanan ilginç bir yapılanması vardır. Safevi Devleti , Şeyh Safiyüddin başta olmak üzere , Safevi tarikatının şeyhliğinde bulunmuş Safevi ailesinden gelen kişilerin tümünün gayretleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte Safevi Tarikatı, Şah İsmail’in çalışmaları sonucu sonucu 1502’de Azerbaycan’ın büyük bir kısmı işgal edilerek , merkezi Tebriz olan siyasi bir heyet halini almıştır.
Osmanlı Devletinin doğu sınırında meydana gelen bu gelişme , bölgede dengeleri alt üst etti. Şii Safevi Devletiyle sınırı olan Sünni devletlerin hükümdarları , bu yeni yetme devlete karşı bir takım önlemler almak zorunda kaldılar. Bölgedeki en güçlü devletin hükümdarı 2.Beyazıd , Azerbaycanda olup bitenleri casusları aracılığıyla öğrenince orada Osmanlı Devleti için tehlikeli bir yapılanmanın olduğunu anladı. Daha önce Safeviyye tarikatı mensuplarına karşı izlenen yumuşak yumuşak politika yerini sertliğe bıraktı. İran sınırı kapatılarak Şahİsmail’e Anadolu’daki müritlerden gelecek her türlü yardımın önünün kesilmesine çalışıldı. 2.Beyazid Sivas sancakbeyine gönderdiği hükümle sınırdan geçenlerin katledilmesini emretti.
2.Beyazid Azerbaycan ‘da olanların daha da şiddetlendiğini haber alınca , konunun hassasiyetini sancakbeylerine bildirmiş. Onun tüm gayretlerine rağmen sınır görevlileri Şah’a bağlı olup Anadolu’dan İran’a gitmek üzere yola çıkmış sufileri idam edecekleri yerde onlardan yüksek miktarda para alıp onların sınırdan geçmelerine izin vermiştir. Böyle olunca Safevi Tarikatı müritleriyle yani Kızılbaşlarla şah İsmail arasındaki temas kesilmemiş , bu yüzden Azebaycan’dan Karaman Eyaletine kadar uzanan sahada etkileri eskiye göre artmıştır.
Durumun vehameti devlet adamlarına anlatıldığından başka sınırdan Safevi sufilerinin geçirilmemesi konusunda yeni bir dizi önlemler alınmıştır. Sancak beylerinin ayda bir sufilerden idam edilenlerin deftere yazılıp gönderilmesini istemiştir. Bu merkezden gönderilen emirlerin uygulanması hususunda devlet adamları yakın takibe alınmışlardır.
Merkez tarafından konunun çok ciddiye alındığını gören sancak beyleri , Safevi sufilerinin Azerbaycan’a gitmeleri konusunda daha sıkı önlemler almış olmalıdırlar. Nitekim ordusunun temelini oluşturan Anadolu müritleriyle eskisi gibi rahat bağlantı kuramayan ve zor durumda kalan Şah İsmail, 2.Beyazid’e bir elçi göndererek amacının devlet kurmak olmadığını , dervişlik olduğunu bildirdi.2.Beyazid’den müridlerinin kendisini ziyarete gelmelerine engel olunmamasını rica etti. Sultan ziyaretten sonra geri dönmeleri şartıyla bu yasağın uygulanmayacağını kendisine bildirdi. Böylece Safevi müritleriyle Şah İsmail arasındaki bağlar yeniden kurmuş olundu.
  Alıntı ile Cevapla