Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-02-2007, 13:07   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Sarı Gelin Türküsü

Sarı Gelin Türküsü

“Erzurum çarşı Pazar / İçinde bir kız gezer / Elinde divit kalem / Katlime ferman yazar...” Dize sonlarına ‘leylim aman’ ve ‘ninen ölsün sarı gelin, suna yarim’ nakaratlarının eklendiği ‘Sarı Gelin’ türküsü, kaç yüz yıl söylenerek süzüle geldi bilinmez; Muzaffar Sarısözen tarafından derlendikten sonra da yıllardır TRT radyolarında yüzlerce, binlerce kez pek çok sanatçı tarafından seslendirildi.

2000 yılında ‘Salkım Hanım’ın Taneleri’ adlı filmde türkünün yarısının Türkçe, yarısının Ermenice söylenmesi, türkü ile ilgili çetin bir tartışma başlattı. Türkünün nereye ait olduğu yönünde başlayan tartışma ile ‘Sarı Gelin’ kültürel gündemin ilk sırasına yerleşti. Bazı Ermeni kökenli yazarlar, türkünün bir Ermeni türküsü olduğunu iddia etti. Bu iddia, bazı bilim adamı ve sanatçıların şiddetli itirazları ile karşılaştı. Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki pek çok ilden, çok eski zamanlardan beri bilinen ve söylenen türkünün yörelerine ait olduğu demeçleri bu itirazlara eklendi. Tartışma her ne kadar ‘size ait değil, bize ait’ türünden demeçlerle dar bir alanda sıkışıp kaldıysa da tartışmanın yürütüldüğü coğrafya hızla genişledi. Azerbaycan, Türkmenistan, hatta Kırgızistan’dan itirazlar gelmeye başladı ve sonunda aynı türkünün farklı coğrafyalardaki farklı versiyonları art arda sıralandı.

Hikaye, türkünün sözlerinde

Türkiye’de saman alevi gibi harlayıp sönen her tartışma gibi ‘Sarı Gelin’ üzerinden yürütülen tartışma da bir süre sonra dindi. Kaç folklor araştırmacısı, müzisyen veya edebiyatçı şu an ‘Sarı Gelin’in memleketi’ni bulmaya çalışıyor, bilmiyoruz; ancak İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğretim üyelerinden Süleyman Şenel, 3 yıldır sürdürdüğü çalışmasında, Sarı Gelin ile ilgili hayli ilginç ve önemli değerlendirmeler yapıyor. Çalışmasını Motif Halk Oyunları Derneği’nin yayın organı Motif dergisinde uzun bir röportajla da meraklılarına ulaştıran Şenel, ‘Sarı Gelin’ türküsünün, ilk yazılı örnekleri 12’nci yüzyılın ilk yarısına kadar uzanan meşhur ‘Şeyh Sen’an’ kıssasından koptuğunu düşünüyor. Araştırmalarıyla türkünün farklı güfte (söz)’lerine eğilen Şenel, yaptığımız görüşmede, en somut verilere bu güfteler aracılığıyla ulaştığını söylüyor: “En çarpıcı veri, ‘Türkü içinde geçen ‘Vay nenen ölsün’ sözüdür. Nine o bölgede anne manasında kullanılır. Biliyoruz ki âşık maşukasına, yani seven erkek, sevdiği kadına böyle beddua etmez. Beddua etmesi için bir sebep olmalı. Türküye baktığınız zaman bu sebebi göremiyorsunuz. Aynı türkünün başka güftelerinde ‘Ninen ölsün’ sözü ‘Sinan ölsün’ diye geçer. Sinan âşık, Sarı Gelin maşuka’dır. Yani ‘Senin için ben öleyim’ diyor.”


  Alıntı ile Cevapla