[ferro1903]

Yöneticilik ciddi bir iştir ve ciddiyet ister. Ama üzülerek söylüyorum; maalesef Beşiktaş yönetiminde bu ciddiyeti göremiyorum. Zaman zaman tartışmalar, fikir ayrılıkları olabilir. Bunlar gayet normal. Ama üç toplantının ikisinde kavgaya varan tartışmalar, birbirlerini kırmalar, 15 dakikada bir istifalar olursa o yönetimin ciddiyetinden söz edilemez.

Futbol Şube Sorumlusu Celal Kolot, 20 yıllık dostum. Beşiktaş yönetimine gireceğini öğrendiğim zaman “İşte şimdi Yıldırım Demirören yandı. O yönetimin her toplantısında tartışma, kavga gürültü olur” demiştim. Çünkü Celal Kolot doğru bildiğini her ortamda söylemekten kaçınmayan bir yapıya sahip. İnandığını doğru bildiğini pat diye kim olursa olsun arkasından konuşmadan yüzüne söyler. Buna yakın dostu, arkadaşı Yıldırım Demirören dahil. Nitekim tahminlerim de doğru çıktı. Daha ilk toplantıda Genel Sekreter Kenan Öner’le tartışmış. Tartışabilir. Münakaşa da edebilir. Hatta haklı da olabilir. Ama Beşiktaş Kulübü’nün Genel Sekreteri’ne “bu kulübün içine ettiniz. Sizin yüzünüzden bu duruma düştü” diyemez.


YEDEK KULÜBESİNDE İŞİN NE?

Başkan Yıldırım Demirören, Celal Kolot’un çok eski dostu ve arkadaşıdır. Yönetimde değilken arkadaşıyla konuştuğu gibi konuşabilir. Ama şimdi konuşamaz. Konuşmamalı. “Bu yönetimde en çok parayı ben verdim (doğrudur). Ben konuşurum” deme hakkına da sahip değildir. Çünkü bu şartlarda Yıldırım Demirören, Celal Kolot’un arkadaşı dostu değil, Beşiktaş Kulübü’nün başkanıdır. Herkes o makama saygılı olmalıdır. Ama o makamda oturan da o makama saygıyı sağlayabilmelidir.

Gazeteler her gün yazıyor. Celal Kolot istifa ediyor, istifa mektubunu başkana vermiş! Böyle şey olmaz. Her gün istifa edilmez. Ediyorum diyorsan da etmezsen ciddiyetiniz, inanılırlığınız kalmaz. İstifa tek taraflıdır. Ciddiysen, istemiyorsan yazarsın istifa mektubunu gidersin. İşte ikinci yanlış. Konyaspor-Beşiktaş maçı. Maç oynanıyor. Celal Kolot şeref tribününde başkanın yanından kalkıp sahanın içine, yedek kulübesine gidiyor, Ali Gültiken’e bir şeyler söylüyor. Herkes maçı bırakmış, Celal Kolot’u izliyor, gözlerine inanamayarak ve merakla... Öyle ya, maç oynanırken Celal’in yedek kulübesinde işi ne?

Tigana’ya “Takım kötü oynuyor, beni oyuna sok” diyecek hali yok herhalde. Sonradan öğreniyorum, başkan Celal’e “Git Ali’ye söyle. O da Tigana’ya söylesin. Koray’ın sarı kartı var, Koray’ı uyarsınlar” demiş. Olacak şey değil. Fıkra gibi. Celal’in yaptığı yanlış. Hadi diyelim ki Celal tecrübesiz, heyecanlı. Peki ya size ne demeli sayın başkan? Böyle bir şey istenir mi? Siz Koray’ın uyarılması gerektiğini düşünüyorsunuz da Ali ile Tigana düşünmüyor mu? Bu yaptığınız önce Ali’ye ve Tigana’ya saygısızlık. Amatör takımda bunlar yaşanmaz.


KOLOT YAZIYOR, CEYHAN YIRTIYOR

Gelelim diğer yanlışa ve ayıba... Yanlışlar ve ayıplar say say bitmiyor. Toplantılarda, yemek masalarında ne konuşuluyor, ne karar alınıyor siz toplantıdan ve yemekten dahi kalkıp evinize gitmeden olanlar, konuşulanlar, kavgalar, istifalar çoktan gazetelerin manşetinde. Bu nasıl iş? Sizler işi gücü bıraktınız sanki başka işiniz yokmuş gibi içinizdeki köstebeği arıyorsunuz. Daha bir ayınızı doldurmadınız ama fokur fokur kaynıyorsunuz. Bu iş böyle gitmez.

Şu anda yönetimdeki dengeleri Asbaşkan Numan Ceyhan sağlamaya çalışıyor. Kolot istifa mektubunu yazıyor, Numan Ceyhan yırtıyor. Başkaları bir yanlış yapıyor, Numan Ceyhan uyarıyor. Soğuklukları, kırgınlıkları yumuşatmaya çalışıyor. Sanki Numan Ceyhan’ın başka işi yok.

Diğer bir yanlış Basın Sözcüsü Gülnaz Hanım’ın maç sonu yaptığı açıklamalar. İki maç ikisinde de hakemlere yükleniyor. Hem de suçlanması en son gereken hakemlerken. Sempatikliği ile tanıdığımız Gülnaz Hanım bu tür demeçlerle zorla kendini antipatik yapmaya çalışıyor. Bu gidişle de bunu başaracak galiba. İkinci kez yazıyorum Gülnaz Hanım. Lütfen kaktüs olmaya uğraşmayın ve çiçek olarak kalın. Beşiktaş yönetiminde başta Celal Kolot, Numan Ceyhan, Kenan Öner çok eski arkadaşlarım ve dostlarım. Ve ben diyorum ki dost acı söyler.