ÇEVRENİN KORUNMASI Birleşik Devletler’de çevreyi etkileyen faaliyetlerin düzenlenmesine oldukça yakın geçmişte başlanmışsa da bu uygulama ekonomiye hükümet tarafından toplumsal bir amaçla müdahale edilmesinin iyi bir örneği olmuştur. 1960’ların başlarında Amerikalılar endüstriyel gelişmenin çevre üzerindeki etkisi konusunda giderek artan bir endişe duymaya başladılar. Sözgelimi karayollarını kullanan çok sayıda otomobilin çıkardığı egzost gazlarının büyük kentlerde görülmeye başlanan sis ve duman karışımından oluşan hava kirliliğine (smog) ve diğer çeşitli hava kirliliklerine neden olduğu açıklandı. Kirlenme, ekonomistlerin dışsallık diye adlandırdığı ve ona neden olan kuruluşun kaçınabildiği ancak tüm toplumun katlanmak zorunda bulunduğu bir bedeli temsil ediyordu. Piyasa güçleri bu gibi sorunları ele alamayınca birçok çevreci, hükümetin dünyadaki kırılgan çevresel sistemi koruma konusunda ahlaki bir yükümlülük altında olduğunu belirtip gerekirse ekonomideki büyümenin bir kısmından fedakarlık edilmesini önermeye başladılar. Kirliliği önlemek için aralarında 1963 tarihli Temiz Hava Yasası, 1972 tarihli Temiz Su Yasası ve 1974 tarihli Güvenilir İçme Suyu Yasası da bulunan birçok yasa kabul edildi. Çevreyi korumak amacıyla çalışan çok sayıda federal programı tek bir kuruluş olarak içinde toplayan ABD Çevre Koruma İdaresi’nin Aralık 1970’te kurulması çevrecilerin büyük bir başarısı olmuştur. İdare kabul edilebilir kirlenme sınırlarını belirler ve uygular; kirlenmeye yol açanların bu standardlara uymalarını sağlamak için onlara süre tanır. Bahis konusu sorumlulukların pek çoğu yeni saptandığından endüstri kuruluşlarına uyum için yeterli süre verilir ve bu süreler çok kez birkaç yıl olarak belirlenir. İdare’nin bölgesel büroları kapsamlı çevre koruma çalışmalarına yönelik bölge programları geliştirir, önerir ve onaylanan programları uygular. Derlenen veriler çevre niteliğinde büyük başarılar elde edildiğini ortaya çıkarmıştır; sözgelimi hemen hemen her tür hava kirliliğinde ülke genelinde bir azalma olmuştur. Buna karşın çok sayıda Amerikalı 1990’a gelindiğinde hava kirliliği ile savaşmaya yönelik daha çok çaba sarf edilmesi gerektiği düşünüyordu. Kongre Temiz Hava Yasası’nda önemli değişiklikler yaptı ve bu değişiklikler Başkan George Bush (1989-1993) tarafından imzalanıp yürürlüğe girdi. Ayrıca asit yağmuru diye bilinen olaya neden olan sülfür dioksit gazı yayılmasını önemli derecede azaltmak amacıyla piyasaya dayalı yenilikçi bir yöntem geliştirilmesi için yasalara hüküm konuldu. Bu tür kirliliğin özellikle Birleşik Devletler’in Doğu kesimlerinde ve Kanada’da ormanlar ve göllerde ciddi zarara yol açtığı düşünülmekteydi. |