Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 10:33   #12
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Fakat Konferans yeniden toplandığında, adli kapitülasyonlar, sanki üzerinde uzlaşmaya varılmamış gibi yeniden tartışmaya açılmak istenmiştir. İnönü buna şiddetle karşı çıkmıştır. Tartışmalara Amerikan delegesi Grew da katılmıştır. General Pele uzlaştırmaya, ilk önerinin sahibi Montogna da iknaya çalışmaktaydı. En sonunda uzun müzakereler ve tartışmalardan sonra 4 Şubat’ta üzerinde anlaşılan şekliyle bir sonuca varılmıştır. İnönü’nün bulduğu çözüm İsviçreli, İsveçli, Hollandalı ve İspanyol dört hukuk müşavirine verilmiş, fakat bunlar hukuk sisteminde yapılan iyileştirmelerde görev almamışlar ve görev süreleri sonunda verdikleri raporda “Türk mahkemelerinin bütün medeni memleketlerde olduğu gibi muntazam çalıştığını, Türk hakimlerinin vazifelerinin ehli olduklarını itiraf etmişlerdir” (İnönü, 1998, II, s.54).

“Kapitülasyonlar müttefiklerin ve bütün büyük devletlerin hassasiyetle üzerinde durdukları başlıca mesele olmuştur. Başından beri kapitülasyonlardan vazgeçmek istemediklerini anlıyordum” (İnönü, 1998, II, s.51).

İnönü, bütün bu çabada yeni Türk Devleti’nin egemenliğini ve onurunu ön planda tutma mücadelesi vermiş ve kazanmıştır.

“İstiklal Harbi’nin başlıca amaçlarından biri asırlık kapitülasyon belasından memleketi kurtarmak idi. Ve biz Lozan Konferansına giderken, kapitülasyonları kaldırmak için kararlıydık…..Lozan’ın iki devrinde, dokuz ay müddetle kapitülasyonların kaldırılması için bütün müttefiklerle mücadele ettik, muvaffak olduk (İnönü, 1998, II, s.52).

“Türk hakimlerinin istiklal ve itibarını kurtarmak Lozan Antlaşması’nın başlıca konusu olmuştur.Bu sonuçtan dolayı memleketimiz, her medeni memleketin adaleti kadar haysiyet ve itimada kavuşarak vazife görmüş, ün salmıştır.” (İnönü, 1998, II, s.54).

Bugün “uluslararası tahkim yasası”nı görse İnönü acaba ne derdi? Emperyalist ülkeler Lozan’da adli kapitülasyonların devamında direnirlerken, bütün istedikleri gayrimüslimlerin adli konulardaki işlemlerinin (beş sene müddetle) yabancı hukukçulardan oluşan bir müşavir heyetin denetiminde ve onayında olmasını istiyorlardı. Tahkim yasası ise Türkiye’deki yabancı şirketlerin Türk adaletini ve denetimini dışlamasıdır. Bu yasayla getirilen uygulama Türk adaletine duyulan güveni ve Türk adaletinin onurunu ortadan kaldırmıştır.
  Alıntı ile Cevapla