Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 10:42   #13
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Emeğin örgütlenmesi
Tarihsel bakış: toplumsal yapı kavramı karşımıza çıkmaktadır. Toplumda ahenk ve düzen hüküm sürmektedir. Eğer durum böyle devam etmezse kaos oluşur. Toplumun varolmak için bulduğu çözümler grup dayanışmaları, sosyolojik müessese olarak karşımıza çıkar. İnsanlar çalışma yaşamlarında kurumlaşmaya gitmişlerdir. Önceleri lonca adı verilen kurumlar oluşmuştur. Sanayi devrimiyle lonca sistemi parçalanmıştır. Geleneksel toplum yapısından kopuş bu tür dayanışmayı öldürmüş sefilliğin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Sanayi devrimi bu sefillikten istifade etmiştir. Buna çözüm işçilerin kendi aralarında örgütlenmesi gösterilmiştir. Sendikalaşmanın iki yönü vardır. Bunlar kalifiye insanların örgütleri ve vasıfsız insanların örgütleri. ABD de sadece kalifiye işçileri kabul ederken Avrupa daha çok vasıfsız isçilerin ön plana çıkmasına ortam hazırlamıştır. Marksist sendikacılık, bir partinin olmasını sendikanın işçileri örgütleyerek partiye tabi kılmasını ön plana çıkarır. Asıl amaç proletarya devriminin olmasıdır. Buna karşı çıkan sosyal demokratlar ise parti vardır ancak sendikalar partinin üzerindedir. Parti bazı kadrolarını sendikalardan almak zorundadır. Sendikanın asıl amacı işçilerin menfaatini korumaktır. Siyasi amaç ikinci plandadır. Başka bir okul amerikan okuludur. Bu okulun siyaset umurunda olmayıp sadece işçiyi korumak amacında olduğu görülür. Katolik kilisesinin etkisiyle Hıristiyan sendikacılığı sisteme güvenmeyen başkaldıran bir yapıdadır. Özellikle Fransa da baş göstermiştir. Faşizm ise kendi sistemi içinde çalışma örgütlenmesi mevcuttur. İşyeri bir aile olarak görülür ve patrona belli mükellefiyetler tanınmıştır. Ancak 2.dünya savasından sonra işyeri içinde verimliliği artırmaya çalışan, üründe hatayı azaltmayı, kusursuz organizasyonu sağlamaya çalışan yeni bir akım ortaya çıkmıştır. Bu son görüş faşizm gibi siyasi nitelikli değildir. Amaç çalışanları kucaklayarak toplu iş sözleşmeleriyle işvereni bağlamaktır.



Sendikaların yaptığı toplu iş sözleşmeleriyle işgücü piyasasındaki ücreti daha yukarıya çıkarmak ve insanların bunu yaparken işten çıkarılmamamsını sağlamak amaçlanır. Yani istihdam düşürülmeden ücretin arttırılması amaçlanır. Bunlar Pazar piyasasına müdahaledir.



İş yerinin serbest piyasada vasat bir karı olduğunu hesaplamalıyız. Çünkü serbest piyasada hiçbir işyeri ortalamanın üzerinde kar edemez. Bu nedenle ücret artışları da bu karın üstüne çıkamaz. Üstüne çıkması için belli koşullar lazımdır. Mesela işyerinin olağanüstü bir kara geçmesi gerekir. Kartel ve tekel gibi durumlarda işyeri karını ortalamanın üstünde arttırır. Belli bir kolda talep esnekliği daha düşük olan bir ürün üzerinde çalışılıyorsa rekabet oluşuncaya kadar verimliliğin artmasıyla ücretlere yansıma olabilir.



Gelişmiş ülkelerde grev istisnai bir durum olup grev sonunda işçinin sorunu çözüme kavuşurken, az gelişmiş ülkelerde grevlere sık rastlanır ve belli çözümlere ulaşılamaz. Sendika işçinin etkisindedir. Toplu iş sözleşmeleri kaçınılmaz olur. Gelişmiş ülkelerde sendikalar toplu iş sözleşmeleriyle çok fazla piyasada oynama yapacak alana sahip değildirler. Bu nedenle sendikalar ücret dışında çalışma koşulları, çalışma saatleri gibi farklı konularda düzenleme yapmaya el atmaktadır.

  Alıntı ile Cevapla