Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:32   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu, burjuvazinin krizden çıkmak için Keynesci politikaları kullanmayacağı anlamına gelmez. Fakat Japon deneyimi günümüz koşulları altında Keynesci yöntemlerin temel sorunu çözemediğini göstermiştir. Bu yöntemler yalnızca kötünün en kötüsüyle, yani stagflasyonla –stagnasyon ve enflasyon karışımı– sonuçlanan ciddi dengesizliklere yol açacaktır.
Gerçekte Japonya –bir zamanlar dünya ekonomisinin yıldızıydı– bir boom bile yaşamaksızın bir resesyondan diğerine sürüklenmektedir. Benzer bir durum ABD’de de oluşabilir, üstelik uzunca bir dönem küresel ekonominin tamamını etkileyecek bir biçimde. Japonya on yıl boyunca resesyon yaşadıktan sonra şimdi açıkça deflasyon yaşamaktadır. 10 yıl önce Japonya’da yaşanan durumla şu an arasında kesin paralellikler mevcuttur. Belirleyici faktör Japonya’nın 1980’lerde yaşanan son boomdan kalan borçluluk seviyesinin görülmemiş değerlerde oluşudur. On yıllık bir dönem boyunca Japon ekonomisinin tekrar toparlanamamasının nedeni de budur. İki yıl boyunca Japon hükümeti, Fransa’nın toplam GSMH’sine denk bir parayı boşu boşuna harcamıştır.
Ekonomik çöküşün gerçek doğasını, yani derinliğini ve süresini belirlemek güçtür. Fakat her ihtimalde bu çöküş 1974’ten ve belki de İkinci Dünya Savaşından bu yana yaşananların en ciddisi olacaktır. Bunun 1929’u takiben yaşanan depresyona dönüşme olasılığı göz ardı edilemez. Çöküşün yoğunluğu ve bundan kaynaklanan pazar mücadelesi genelleşmiş bir korumacılığa yol açarsa, bu hiç de beklenmedik bir şey olmayacaktır. Fakat durum bu olmasa bile, ABD bu gerileyişten büyük zorluklarla çıkacak ve ardından, tıpkı 1990-91 resesyonu sonrası Japonya’da olduğu gibi, büyüme hızının son derece küçük olduğu bir döneme girecektir. Nedenler çok benzerdir: bir önceki dönemden sarkan devasa borçların birikmesi. Bu açıkça şu olgunun bir ifadesidir: kapitalizm bir önceki dönemde normal sınırlarının ötesine geçmiştir.
Durumun kesin olan ciddiyetine rağmen burjuva ekonomistler olayları en iyimser yorumlarla değerlendirmekte ısrar ediyorlar. Yatırımcıların şevkini yüksek tutmak için basında sürekli kampanyalar düzenleniyor. Her olumlu bilgi kırıntısı tünelin ucundaki ışık olarak sunuluyor. Kolay etkilenen yatırımcılar bu kampanyalarla aldatılıyor, hiçbiri bu ışığın karşıdan gelen bir trene ait olabileceğinin farkında değil. Borsadaki çılgınca aşağı yukarı salınışlar, borsa yatırımcılarının genel sinirliliğinin ve istikrarsızlığının bir belirtisidir (üstelik bu borsa yatırımcılarının arasında risk almayı seven kumarbazlar hiç de az değildir). Bu da toplumun genel durumunun ve gelişmekte olan ruh halinin çok iyi bir aynasıdır ve bu ruh hali yakında politik olarak kendini ifade edecektir.
  Alıntı ile Cevapla