Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:43   #37
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Vahid hükümeti, ardı arkası kesilmeyen yeni bileşimler, bölünmeler, her biri zıt yönlere çeken farklı hizipler yüzünden kalbura çevrilmişti. Devletin başındaki Vahid’in kararsız liderliği, birkaç kez felç geçirmiş, fiziksel olarak zayıf ve kör bir adamın kişisel handikapları diye açıklandı. Fakat onun fiziksel durumu, Endonezya’daki burjuva sınıfın durumunun küçük bir modeliydi. Bu durum, Endonezya’da kapitalizmin genel çıkmazını ve toplumu ileriye taşıma yeteneksizliğini yansıtıyordu.
Endonezya, Güney Asya’da kapitalizmin en zayıf halkası olma sıfatını hak ediyor. Devlet aygıtı içindeki farklı hizipler arasındaki çekişme, devletin tepesinde tehlikeli bir kilitlenmeyi tahrik etti. Bu durum, yeni istikrarsızlıklara ve burjuvazi için çok daha tehlikeli olan, kitlelerin bu çatışmaya giderek daha fazla dahil olmasına yol açtı.
Solun büyük bir bölümü, sivil toplum kuruluşları ve özellikle de PRD, utanç verici bir şekilde, reform yanlısı ve “ilerici” bir burjuva unsur olarak gördükleri Vahid hizbine destek verdiler. Bu, aynı eski Menşevik-Stalinist tutumdur. Gerçekte PRD, iş dünyasında ve devlet aygıtı içinde kendi eş-dost çevresinin çıkarlarını savunan, kinik ve kurnaz bir burjuva politikacısı için sol bir örtü görevi gördü. PRD liderliğinin cinai politikası, kendisini suçlamak isteyen asi parlamentoya karşı olağanüstü hal ilânını (düzeni tekrar sağlamak için askere ve polise tam yetki veren) desteklemeye kadar gitti. Bu politika sol içinde genel bir karışıklığa ve demoralizasyona yol açtı.
PRD’yi işçi sınıfı ve öğrenci gençlik arasında kitlesel bağımsız bir devrimci sosyalist güç olarak inşa etme fırsatı, son üç yıl içinde harcanmıştır. Bunun yerine PRD liderliği, “akıllı taktikler izleme” ve “gerçek demokrasiyi” getirecek olan varolmayan ilerici kapitalisti aramak için burjuva sınıfın tüm kesimleriyle “koalisyon inşa etme” ölümcül yolunu takip etti. Ne kendi güçlerini inşa etmeyi ne de işçi sınıfı hareketini ilerletmeyi başardılar. Gerçek devrimci gençlik, PRD politikasının trajik deneyiminden dersler çıkarmak ve Endonezya’da gerçek Marksizmin güçlerini inşa etmek zorundadır.
Aslında 1997’den beri durmaksızın devam eden çöküşe rağmen, işçi sınıfı kendini ifade etmeye başlamıştır. 2001 Haziranında IMF’nin kemer sıkma paketine karşı yapılan işçi protestosu, bu sürecin iyi bir örneğidir.
Yine de, sarsıcı karakterine rağmen, bir şey söylemek için henüz erken. Gerçekte Endonezya’daki devrim süreci halen ilk aşamalarındadır. Devrimci süreç uzayacaktır. Bu, Marksistlere kendi güçlerini inşa etmek için sınırsız bir zaman tanımamaktadır. Doğu Timor’daki, Maluku’daki ve takımadaların diğer bölgelerindeki barbarlığın ve etnik temizliğin çirkin yüzü, devrimci sosyalizm Endonezya’da baskın güç olmayı başaramadığı takdirde neler olacağını gösteriyor.
  Alıntı ile Cevapla