Arjantin – Devrim başladı
Geçtiğimiz Aralıkta yaşanan olaylar, yaklaşan dönemde ardı ardına birçok ülkede neler olabileceğinin bir uyarısıdır. Arjantin devrimi, işçi sınıfının toplumu değiştirebilme yeteneğinden şüphe duyan tüm yüreksizlere, korkaklara, şüphecilere ve kiniklere verilen dört dörtlük bir yanıttır. Arjantin devrimi bütün işçiler tarafından dikkatle incelenmeyi hak etmektedir. Bu bir devrim –ya da karşı-devrim– laboratuvarıdır.
Devrim, öfkeli ve yoksullaştırılmış binlerce protestocunun Buenos Aires sokaklarını doldurmasının ardından istifa etmek zorunda kalan Fernando de la Rua hükümetinin düşmesiyle başladı. Bu, devrimin ilk perdesiydi. Bu durum, Arjantin’i içine çeken ve tüm Latin Amerika’yı etkileyen derin krizi yansıtmaktadır.
Aslında, Arjantin egemen sınıfının sorunu, proletaryanın muazzam gücüdür ve bu güç onları IMF tarafından dayatılan kemer sıkma politikalarını sonuna kadar uygulamaktan alıkoymaktadır. Kitlelerin potansiyel gücü Aralık günlerinde derhal ortaya çıkmıştır. Ne olağanüstü hal ilânları, ne kurşunlar, ne de polisin sıktığı göz yaşartıcı gazlar kitleleri yıldırmaya yaradı. Eylemde birleşerek, bir ortak güç anlayışı geliştirdiler. İktidar devletin elinden kayıyor ve sokaklara geçiyordu.
Bu, ezilen toplum katmanlarının her kesimini içine alan bir hareketti: sadece işçileri değil, işsizleri ve orta sınıfı da. Bu olgu, hareketin sınıfsal temelinin sorgulanmasına ve proletaryanın rolünün inkâr edilmesine yol açmıştır. Fakat bu Arjantin devriminin dinamiklerini yanlış değerlendirmektir. Çok sayıda küçük işadamını ve emekliyi mahveden krizin ciddiyeti, en geniş kitle katmanlarını mücadeleye itmiş ve eskiden hareketsiz olan en geri katmanları dahi uyandırmıştır. Bu hem güç hem de zayıflıktır. Hareket içinde diğer sınıfların da var olması, devrimin gerçek karakterini gizlemektedir. Fakat hareket ancak proletaryanın önderliği altında zafere ulaşabilir.
Halkın geçen Aralıkta ayaklanmasıyla başlayan devrim devam ediyor. Egemen sınıfın ve rejimin devrimi kontrol altına alma yönündeki tüm çabaları başarısızlığa uğradı. Kitle hareketinin gücü ve kendine güveni her geçen gün artıyor. Arjantin kesin olarak devrim yoluna girdi. Gelecek aylar ve yıllarda, temel çelişkinin çözülmesi gerekecektir. Mevcut “geçiş” rejimi temel sorunların hiçbirini çözmeyecek, aksine onlara daha hummalı ve patlayıcı bir karakter verecektir.
Kitleler doğrudan eylemle krizden bir çıkış yolu arıyorlar. Grevler, gösteriler, “cacerolazolar”, fabrika işgalleri ve yol kesmeler hemen her gün gerçekleşiyor. Kitleler, doğrudan eylem okullarında kendi güçlerini ve ortak eylemin gücünü keşfediyorlar. Bu, dayanıklılık ve irade gücünün nihai sınavı için tüm kuvvetini toplayan bir atletin ısınma egzersizlerine benziyor. Fakat belirleyici sınav henüz gerçekleşmemiştir
Hareketin en yüksek ifadesi, halk meclisleri, yerel komiteler ve fabrika komiteleri, “piquetero”ların örgütleri ve kitlelerin diğer öz-örgütlülük biçimleridir. Şubatta Ulusal İşçi Meclisinin toplanması önemli bir ileri adımdı. Bu toplantı, farklı bölgelerin, mahallelerin ve fabrikaların temsilcilerine, eylemin ulusal çapta koordine edilmesi gerektiğini anlama, mücadelenin taktiklerini ve sloganlarını tartışma ve yakın dönemin önceliklerini belirleme fırsatı sundu. Egemen sınıf, halk meclislerinin ve halk iktidarının diğer biçimlerinin gerçek önemini kavramıştır. Bunlar embriyonik sovyetlerdir. |