Stalin, gerçek Bolşevizm geleneğinin son kalıntılarını yok etmeyi, umduğundan daha iyi başardı. Yeni nesil, Lenin’in fikirlerini hiç kavramamıştır. Genel bir zihin karışıklığı söz konusudur. Kitleler huzursuzlar, ama devrimci perspektiften de yoksunlar. Bu durum, yeni gelişmeye başlayan burjuvazinin iktidarını sağlamlaştırmasını sağladı. Özelleştirme süreci tamamlandı. Artık durumu değerlendirmeli ve gerekli sonuçları çıkarmalıyız.
Ekonomi çöküş durumunda olduğu sürece, sistemin geleceği garanti altında değildi. Ama hiçbir ekonomi sürekli çöküş durumunda olamaz. Ya kapitalist mülkiyet ilişkileri yıkılır ya da belli bir aşamada ekonomi nihayetinde bir denge noktası bulur ve büyümeye başlar. Rusya’da bu kendine has bir tarzda gerçekleşti; bir kriz sonucunda. Rublenin aşırı devalüasyonu ve artan petrol fiyatları, Rus ekonomisinin kısmen canlanması için gereken koşulları yarattı. İnisiyatif tekrar “reformculara” geçmişti.
Kapitalizme geçiş, Doğu Avrupa ve eski Sovyet Cumhuriyetlerinde farklı tempolarda ve farklı başarı oranlarında gelişmiştir. Polonya ve Macaristan gibi ülkeler, açıkça diğer eski Stalinist rejimlerin birçoğundan daha erken bir başarılı geçiş gerçekleştirmişlerdir. Hem coğrafi konumları (Almanya ve AB’ye yakınlık) hem de Batıdaki boom’un uzaması buna yardım etti. Fakat Sırbistan ve Romanya gibi diğer rejimler, yaşayabilir bir kapitalist ekonomiyi geliştirmede aynı ölçüde başarılı olamadılar. Bu rejimlerin kaderi, dünya ölçeğindeki gelişmelere, özellikle de Rusya’da olanlara kopmaz bir biçimde bağlıdır. Rusya’daki süreç tersine dönseydi, bunun derhal bu ülkelerdeki geçişi yavaşlatıcı hatta geri döndürücü bir etkisi olurdu. Rusya’da kapitalizmin pekişmesi, bu ülkelerde de kapitalizm yanlılarının konumunu güçlendiren bir etki yaratacaktır.
Rusya ve Doğu Avrupa’daki bürokrasinin belirleyici kesimleri kapitalizm yönünde hareket etmiştir. Sadece yönetici kesim ve milyarder haline gelenler değil, aynı zamanda ordu, polis ve devlet bürokrasisinin üst kesimleri de buna dahildir. Bu Stalinist bürokrasinin çürümüşlüğünün vahim bir yansımasıdır. Bununla karşılaştırıldığında, Sosyal Demokrasinin liderlerinin 1914’deki ihaneti çocuk oyuncağı kalmaktadır. |