Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 14:40   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Böyle bir perspektifle, krizin hafifletilmesi devrime ölümcül bir darbe anlamına gelmeyip, yalnızca işçi sınıfının, hemen ardından daha sağlam bir temelde saldırıya geçmek üzere saflarını yeniden örgütlemeye girişebileceği bir nefes aralığı kazanmasını sağlayacaktır. Bu, olasılıklardan birisidir. Diğer olasılığın özü ise şudur: Kriz derin olmaktan kronik olmaya doğru dönüşebilir, yoğunlaşıp yıllarca sürebilir. Tüm bunlar ihtimal dahilindedir. Böyle bir durumda işçi sınıfının son güçlerini toplayıp, deneyimlerden ders çıkararak, en önemli kapitalist ülkelerde devlet iktidarını fethetmesi olasılığı açık durmaktadır. İhtimal dışı olan tek şey yeni bir temel üzerinde kapitalist dengenin otomatik olarak yeniden oluşturulması ve önümüzdeki birkaç yıl içinde kapitalist yükseliştir. Günümüzün ekonomik durgunluk koşullarında bu mutlak olarak olanaksızdır.
Şimdi toplumsal denge sorununa yaklaşıyoruz. Her şeye rağmen, sıklıkla kapitalizmin yeni bir temel üzerinde otomatik olarak eski haline kavuştuğu söylenmektedir; ve bu yalnızca Cunow’un değil aynı zamanda Hilferding’in de kılavuz düşüncesidir. Otomatik evrime iman, oportünizmin en önemli ve en karakteristik özelliğidir. İşçi sınıfının devrimci mücadeleyi yükseltmekte başarısız kalıp, burjuvaziye dünyanın yazgısına uzun yıllar, diyelim ki yirmi ya da otuz yıl hakim olma fırsatını vereceğini varsayacak –bir an için varsayalım– olursak, o zaman elbette bir tür yeni denge inşa edilecektir. Avrupa şiddetli bir geri vites dönüşüne maruz kalacaktır. Milyonlarca Avrupalı işçi, işsizlik ve yeteriz beslenmeden dolayı ölecektir. Birleşik Devletler kendisini yeniden dünya pazarına yönlendirmek, sanayisini eski haline dönüştürmek ve uzun bir dönem için kısıtlamaya katlanmak zorunda kalacaktır. Ardından, yeni bir uluslararası işbölümünün 15, 20 ya da 25 yıl için sancılı bir şekilde kurulmasından sonra, muhtemelen yeni bir kapitalist yükseliş dönemi gelebilir.
Fakat tüm bu kavrayış soyut ve son derece tek yanlıdır. Burada meseleler sanki proletarya mücadele etmeyi bırakmış gibi gösterilmektedir. Bu arada, yalnızca son yıllarda sınıf çelişkilerinin kesin bir şekilde en uç noktasına dek şiddetlenmiş olması nedeniyle bile bundan bahsedilemez.
Bay Heinrich Cunow ve diğerlerinin gündüz gözüyle rüyasını gördükleri yeniden inşa edilmiş dengenin şematik teşhirinin özü işte buradadır. Dengeyi yeniden inşa etmede ileri bir adım atmak için kapitalizmin almak zorunda kaldığı her önlem, bunların her biri ve hepsi dolaysız bir şekilde toplumsal denge için kesin bir önem kazanmakta, onun altını giderek daha fazla oymakta ve çok daha güçlü bir şekilde işçi sınıfını mücadeleye zorlamaktadır. Dengeye ulaşmada ilk iş üretim aygıtını düzene sokmaktır; ama bunu yapmak için sermaye birikimi zorunludur. Ancak birikim olabilmesi için emek üretkenliğini arttırmak gerekir. Nasıl? İşçi sınıfının arttırılmış ve yoğunlaşmış bir sömürüsü aracılığıyla; çünkü savaş sonrasının bu üç yılı boyunca emek gücünün üretkenliğindeki düşüş yaygın olarak bilinen bir olgudur. Dünya ekonomisini kapitalist temellerde yeniden inşa etmek için, yine bir dünya eşdeğeri bulmak –altın standardı– zorunludur. Bu olmaksızın kapitalist ekonomi varolamaz, çünkü fiyatlar para sistemindeki dalgalanmalar sonucu Almanya’da olduğu gibi bir ay içerisinde %100 artarak kendi ölüm danslarını yaparken, üretim söz konusu olamaz. Bir kapitalist, üretimle ilgilenmez. Zira sanayinin yavaş yavaş gelişmesiyle elde edilebilecek kârdan çok fazlası söz konusu olduğundan, spekülâsyon onu ayartır. Para sisteminin istikrara kavuşması ne anlama gelir? Fransa ve Almanya için bu, devletin iflâsının ilân edilmesi anlamına gelir. Ama devletin iflâsını ilân etmek, ülke içindeki mülkiyet ilişkilerinde keskin bir değişikliğe yol açmaktır. Ve iflâs ettiklerini ilân eden bu devletler, sınıf mücadelesinin keskinleşmesine doğru atılan dev bir adım olacak şekilde, yeni ulusal zenginliğin dağıtımı üzerinde yeni bir mücadelenin arenası haline gelirler. Tüm bunlar aynı zamanda toplumsal ve politik dengenin bir kenara bırakıldığına da, yani devrimci bir akışa da işaret eder. Ne var ki, devletin iflâsının ilân edilmesi, dengenin yeniden inşa edilmesine hemencecik geçişi olanaklı kılmamaktadır. Bunu, benzer şekilde, çalışma haftasının uzatılması, 8 saatlik işgününün iptali ve çok daha yoğun bir sömürü izlemektedir. Tabii buna paralel olarak işçi sınıfının direnişini alt etmek zorunlu hale gelir. Kısaca, teorik ve soyut olarak konuşacak olursak, kapitalist dengenin yeniden inşası mümkündür. Ama bu, toplumsal ve politik bir boşluğun içerisinde gerçekleşmez; bu ancak sınıflar aracılığıyla gerçekleşebilir. Ne kadar küçük olursa olsun, ekonomik alanda dengenin yeniden oluşturulmasına yönelik her adım, kapitalist bayların üzerinde varlıklarını hâlâ sürdürdükleri kararsız toplumsal denge için bir darbe niteliği taşır. Ve en önemlisi de budur.
  Alıntı ile Cevapla