Avrupa ve Amerika arasında bir denge yoktur. Avrupa’nın parçalanmışlığı devam ediyor, Orta ve Doğu Avrupa’da yapılan tahribat halen onarılmamıştır ve Rusya’nın içinde olduğu abluka özü itibarıyla sürüyor. Uluslararası ilişkilerdeki gerginlikler, güven yoksunluğu, paranın değerinin düşüşü, devasa borçlar ve finansal kaos; bunlar savaşın miras bıraktığı olgu ve faktörlerdir. Ve kapitalizmin temel güçleri bunların üstesinden gelmenin yollarını arıyorlar. Bu yapılabilir mi? Ya da olası mıdır?
Soyut olarak konuşursak, proletarya pasif kalırken ve Komünist Parti gaf üstüne gaf yapan bir örgüt olmayı sürdürürken bu temel güçlerin işlemeye devam etmesine izin verilirse, o taktirde bunun; ekonomik güçlerin bilinçsiz etkileşiminin, Komünist Partinin yanlışları ve işçi sınıfının pasifliğinden kendi adına yararlanarak, milyonların kemikleri üzerinde, milyonlarca Avrupalı proleterin kemikleri üzerinde ve sayısız ülkenin tahrip edilmesi yoluyla, uzun erimde bir çeşit yeni kapitalist dengeyi yeniden kuracağı bir duruma yol açacağı söylenebilir. Yirmi ya da otuz yıl içinde yeni bir kapitalist denge kurulabilir, ancak bu aynı zamanda tüm kuşakların soyunun kuruması, Avrupa kültürünün batması vs. anlamına gelir. Bu yaklaşım, en önemli ve temel faktörleri, adını koyalım, Komünist Partinin önderliği ve rehberliği altında işçi sınıfını tartışma dışı bırakan katıksız soyut bir yaklaşımdır.
Burjuva devletinin bilinçli manevraları için zemin hazırlayan ekonomik alanla yan yana, keza yine bu ekonomik yaşama dayanan, burjuva devletin tüm çatlak ve zikzaklarını değerlendirerek hesaba katan ve aynı zamanda burjuva devletinin manevralarını dikkate alarak tüm bunları devrimci taktikler diline dönüştüren bir başka faktörün daha mevcut olduğu postülasından yola çıkıyoruz. Bazı yoldaşların, bugünkü ticari-sınai krizin proletaryanın tam zaferine kadar sürmesi gerektiği kanısıyla ön ayak olmaya çalıştıkları otomatik bir saldırı hareketi postülası, Marx’ın ekonomi teorisine tamamıyla karşı bir biçimde işliyor. Kapitalist durgunluk döneminde olduğu gibi, kapitalist çürüme ve ekonomik parçalanma döneminde olduğu gibi, kapitalist yükseliş döneminde de, krizler döngülerden meydana gelir: İlkin boom gelir, ardından bir bunalım ki bunu ara aşamalarıyla birlikte yeni bir boom ve bunalım takip eder. Dahası, geçen 150 yıllık tarihsel gözlemlerin doğruladığı gibi, bu döngüler ortalama dokuz yıllık bir zaman dilimine yayılırlar. Bu salınımların kendi iç yasaları vardır ve tereddütsüz söylenebilir ki; 1920-21’de Avrupa’da muzaffer bir devrim gerçekleşmedikçe, 1920 ya da 1921 veya 1922 yılı boyunca bugünkü şiddetli kriz, ticari-sınai bir boom’un, ilkin işaret ve belirtilerine ve sonra çok bariz kanıtlarına kaçınılmaz olarak teslim olacaktır. Bu boom’un karakteri, yaygınlığı ve derinliğiyle ilgili bir soruya, insan vücudunun soluması ile bir analoji kurularak cevap verilebilir: Bir insan ölünceye kadar soluk almaya devam eder, ancak bir genç, bir yetişkin ve ölen bir adam, hepsi farklı şekilde nefes alırlar ve vücudun sağlığı konusunda nefes alışımızdan bir yargıya varılabilir. Ancak her şeye rağmen insan ölümüne değin nefes almayı sürdürür. Benzer şekilde kapitalizm de. Bu dalgaların salınımı, bu iniş ve çıkışlar, kapitalizm muzaffer proletarya tarafından sona erdirilmedikçe kaçınılmazdır. Kapitalizmin yükseliş, durgunluk ya da düşüş içinde olduğu konusunda, boom ve krizlerin salınan dalgalarından yola çıkarak bir yargıya varmak mümkündür. Bugün kesinlikle söyleyebiliriz ki; 1920 baharında patlak veren, ortalama olarak 15-16 ya da 17-18 ay çeşitli dalgalanmalarla sürdükten sonra 1921 Mayısında şiddetinin en üst noktasına ulaşan kriz, her krizin yaptığı işi tamamlamayı başardı, yani artı mallardan ve artı üretici güçlerden kurtuldu ve bu suretle kapitalizme bir miktar daha büyüme alanı sağlamış oldu. Kendisini, işsizlik azalmaya başlamışken fiyatların yükselişe geçmesiyle dile getiren bir canlanmanın başlaması söz konusudur. Bu sorunla daha ayrıntılı olarak ilgilenmek isteyenler Pavlovsky’nin Communist International’ın son sayısındaki makalesini okumalılar. Özel ekonomi dergilerindeki makalelerin yanı sıra, Smith’in Economicheskaya Zhizn’deki makalelerine de bakılabilir. Bugün krizin derinleşmeyi sürdürüp sürdürmediğini tartışmak gereksizdir. |